Bu yazının içeriği
Bu yazı Rollo Tomassi podcastlerinin Türkçe Çevirisidir …
Redpill topluluğundaki insanlara şunu soruyorum: kafandaki kendinle alakalı ideal senaryo nedir? Kendi maskülenliğinin tepesine mi yürümek istiyorsun? Kas yapmak istiyor, oyununu geliştirmek istiyor ya da para yapmak mı istiyorsun?
Ortalıkta “en iyi versiyonun ol!” diye bir tavsiye dolaşıyor ancak birçoğunuz kendinizde bunun neye benzeyeceğini bile bilmiyorsunuz! İnsanlar genelde çok büyük bir hedefe çok hızlı gitmek istiyorlar ve onları her bir basamağı sindirerek çıkmaları gerektiğine ikna etmek zor oluyor. Hızla çıkmaya çalışırken birkaç basamağı atlayıp sonra da ayakları tökezleyip düşüyorlar.
İnsanlar şampiyon olmak istiyorum diyebiliyorlar ama birçoğu şampiyonun nasıl biri olduğunu kendilerine sormamışlar bile. Bir şampiyonun nasıl bir hayatı olması gerektiğinden bihaberler.
Bir erkeğe nasıl biri olmak istediği sorulduğunda çoğu zaman bir cevap almak zor olabiliyor. Ve kendi zor ve kötü geçmişine ait hikâyesini anlatmaya başlıyor. Tıpkı Batman’ın hikâyesinde olduğu gibi 🙂 Evet biliyoruz, bir Batman filminin ilk 20 dakikasında Batman’ın ailesinin öldürüldüğü anlatılır! Evet, bu erkekler de karılarının artık onlarla beraber olmak istemediğini, kızlarla tanışmaya çekindiklerini, iş anlamında ne yapacaklarını bilmedikleri gibi şeyleri anlatıyorlar. Herkes benzer üzücü hikâyelere sahip.
Ama önemli olan şu ki: bu konuda ne yapacaksın? Bir erkek ne istediğini bilmediğini söylüyorsa ona ne istemediğini sorun. Herkes ne istemediğini bilir. Aldatılmak istemezler, varlıklarının yarısını kaybetmek istemezler, muhtaç bir erkek olarak kalmak istemezler. Bu soru iyi bir başlangıç noktası olur.
Mesela bir erkek iyi bir ilişki istiyordur ve aslında yapması gereken çok basit. Kadının iyi davranışlarını ödüllendir, kötü olanları ödüllendirme. Böylece iyi olan davranışlarının oranı artar. Ancak kötü olan davranışları da ödüllendiriyorlar çünkü devreye eski alışkanlıkları ve onlara her zamanki bildiklerinin doğru olduğunu söyleyen egoları giriyor. Bu erkekler çözüm aramıyorlar, oldukları kötü durumda daha iyi hissetmenin yolunu arıyorlar. Bu tedavi değil, anlık olarak acıyı azaltan pansuman gibi bir şey.
Erkekle kadın bu durumlarda aynı şekilde düşünmezler. Ortada bir acı ve sıkıntı varsa erkekler “bunu nasıl çözebilirim?” diye düşünürler, kadınlar ise “acını paylaşıyorum” derler.
Çoğu erkeğin düştüğü hata şu ki hayatta geldikleri ve hiç memnun olmadıkları boktan noktada kendilerini daha iyi hissetmek için, maskülanite adı altında bazı şeyler yaparak doğru olan şeyi yapıp bir şeyler başardıklarını hissettiren bir yanılsama yaratıyorlar. En azından sabahtan akşama kadar video oyunu oynayan bir erkek bir şeyleri başarma sürecinde olduğunu iddia etmez.
İnternette “18 yaşındaki haline neler söylerdin?” gibi şeyler görüyoruz. Bence 18 yaşındaki halimizle konuşabilsek o halimiz söylediklerimizi dinlemezdi bile çünkü o zamanlar farklı bir zihin yapısında oluyoruz.
Sorun şu ki artık erkekler de çözüm üretmek yerine, kusurlu kadınlar gibi şikâyet edip duruyor. Eğer sürekli sızlanan bir tipsen “en iyi versiyonun” dedikleri şeyi olmayı nasıl başaracaksın ki?
Eskiden şuan olduğu gibi anti-erkek propagandası yoğun değildi. 15 sene önce şarkılarda bu kadar ağlak adamlar tarafından yazılmış sözler duymazdınız. Ortalama bir erkek filmlerde, sosyal medyada, müzikte ve hatta oyunlarda (Last of us 2 bunun bir örneğidir) bu propagandaya boğuluyor. Artık Starwars serisi bile feminizm yüzünden kirlenmiş ve neredeyse bitirilmiş durumda.
Ortalama bir erkek çevresinde tüm bu şeyler olup biterken neler döndüğünü anlamıyor ve tamamen kaybolmuş durumda. Az bir kısım erkek kendi başlarına bir şeylere uyanabiliyorlar ve başka kısım az sayıda erkek ise Redpill ile bir farkındalık sağlayabiliyor. Ben Redpilldeki erkekleri ikiye ayırıyorum. Bir kısım erkek Redpilldeki İçerikleri devamlı takip ediyor, destek oluyor falan. Ancak eyleme geçmeye sıra gelince fazla kilolarından kurtulmuyorlar, kendileri ve kariyerleri üzerinde çalışmıyorlar. Ve sonra gidip kızlara yaranıyorlar. Bize en çok gelen sorulardan biri şu: “Bir kız var…” ya da “eski sevgilimi nasıl geri kazanırım?” Bu erkekler kadınların neye tepki verdiğini tam olarak anlamadan onlar tarafından sevilmeye uğraşarak hata yapıyorlar.
30-40 sene önce erkekler kadınları çok daha iyi anlıyorlardı. Ama bu çağdaki erkekler tüm bu yukarıda saydığım propagandalardan dolayı biraz kaybolmuş durumdalar. Kendini bu durumdan koruman için para yapmak, kas kazanmak, oyunu öğrenmek, kendine bir çeki düzen vermek gibi şeyler işe yarıyor. Bunlar günümüz anti-erkek toksik propagandasına en iyi panzehirlerdir.
Şuan ki erkeklerin geneli tarih boyunca en düşük testosteron seviyesinde ve her zamankinden zayıflar. Ve eğer zayıf bir erkeksen toplum seni asla düşünmez. Eğer şişmansan, fakirsen, duygusal olarak stabil değilsen, kayda değer bir becerin yoksa maalesef önemsizsin. Toplum şöyle düşür: “bize ne faydası olur?” Bu yüzden başarısızlıklarını kendi içinde kabul edilebilir açıklamalar getirmeyi, mubah göstermeyi bırak. Bu yüzden en iyi versiyonun olmalısın, erkeklerin yüzde kaçlık dilimine geleceğin umurumda değil, kendin gelebileceğin en tepeye gel. Eğer bir kere bahanelere başlarsan bu düşünceler sonunda bir kartopu etkisi gösterecek ve seni vasatlığa sürükleyecektir. Başarı olasılığını hesaplamayı falan bir kenara bırakıp şiddetle kendini öne atmalısın. Gerekirse tırnaklarınla eşerek bu durumlardan kurtarmalısın.
Şöyle söyle: “bugün kadınlarla aramın daha iyi olması için ne yapmam gerek?” Kadınların peşinde koştuğu tepedeki %10’luk erkek grubuna girmeye kafa yormaktansa bugüne odaklan. De ki “bugün ne yapmalıyım?” Vücudumu şekle sokmak için bir şeyler yapmak, gidip birkaç kızla konuşmak, kariyerim için birkaç adım atmak, sosyal medya çöpçatanlık uygulamasına güzel bir fotoğraf yüklemek… Belki bunlar seni zamanla %50’lik ve %30’luk erkek dilimine sokacak, yani bugüne odaklanarak çalışırsan sürekli gelişiyorsun. Hayatını mikro seviyede bugün nasıl geliştireceğine odaklanmalısın.
Rakiplerin gerçekten vasatlık için debelenmeye devam ediyorlar. Başarı çıtası çok düşmüş durumda. Sadece şişman olmamak bile bir başarı sayılabiliyor. Başarı çıtası her zamankinden daha düşük ama erkek olarak sen muhtemelen kafandaki saçmalıklarla, travmalarla ve bahanelerle fazla meşgulsün.
Sadece vites arttırıp aylaklık yapıp şikâyet etmeye, seni karamsar yapan internet videoları izlemeye harcadığın enerjiyi pozitif bir şeylere yöneltmen gerek. Sürekli aynı sorunları dile getiren şeyler izlemeyi bırak, evet anladık ülkede kötü şeyler oluyor falan ancak biz bunlarla alakalı ağlayacak olan erkekler değil, kendimizle alakalı ortaya çözümler getirecek erkekleriz.
Feminizme en iyi çözüm yüksek değerli bir erkek olmaktır. Birçok erkek bunu yapmak için kıllarını kıpırdatmıyor. Böyle olmayan ve kendini geliştiren erkekler için bu durumdan iyisi şam’da kayısı. Bu erkekler kendi hayatları için enerji harcayan diğer erkeklerin kollarına kadınları yolluyorlar.
Diğer bir konu da risk almaktan korkmaktır. “Eğer bunu denersem başarılı olacağımdan emin değilim!” diyorlar. Ama neredeyse kimse bir işe başlarken başarılı olacağına emin olamaz. Gene de denemelisin. Bir dövüş sanatı yaparken yumruk yemeyi garipsemezsin. Bunun sürecin bir parçası olduğunu bilirsin. Bu yüzden biraz risk almaktan kaçmamalısın.
Erkekler şunu soruyorlar: “tüm bu zor ve ekstra işe ne uğruna katlanacağım? Oysa burada oturup hiçbir şey yapmadan video oyunu oynayabilirim, sanal gerçeklik gözlüğümle yetişkin içerik tüketebilirim!” Bu aslında herkesin özlerinde kazanan ve birinci olduğunu savunan toplumsal bir söylemden geliyor. Mücadele etmeyi ve rekabet içinde olmayı toksik maskülanite olarak görüyorlar. Herkesin kazanan olduğu fikrinin kaynağı kadınlar tarafından domine edilmiş eğitim sistemidir. Herkesin kazanan olduğu fikri erkeği mücadeleci ruhtan uzaklaştırıyor. Oysa bu erkekler maskülen erkekler tarafından eğitim alsaydı mücadeleciliği daha iyi öğrenebilirlerdi.
Maskülenite algısı şeytanileştirildiği için şuan her zamankinden daha az mücadele ruhumuz var. “Kadınlar doğarlar, erkekler ise olmak zorundadırlar!” Ve günümüz erkekleri zaten nasıllarsa öyle doğduklarını düşünüyorlar. Olmak için uğraşmaya bir nedenlerinin olmadığını düşünüyorlar.
Erkekler pek çok kötü alışkanlığa sahipler ve bunların bağımlılık yapıcı şeyler olmasından öte asıl sorun erkeklerin kendisi. Anneleri ve çevresi onlara özel olduklarını söylemişler. Kızlarla benzer tabiatta olduklarını söylemişler. Sana da bu fikir aşılandıysa çevrendeki insanlar bilerek ya da bilmeyerek sana yalan söylediler. Günün sonunda hala onları suçluyor olabilirsin ama vasat bir şekilde hala kıçının üstüne oturup duruyorsun işte.
Aslında bugünlerde çalışarak kalabalıklar içinde parlamak daha kolay. Çalışmaktan kasıt olarak git ve 1 senede 1 milyon tl kazan değil. İnsanların genelinden daha çok çalışmaktan bahsediyorum. Bunu yaparken zamanı takip etmeyi unuttuğun bir iş seçebiliyorsan çok iyi.
Birçok erkek işten korkmaya şartlanmış. Tüm bu çabayı vermek zor görünüyor. Bu erkekler kayda değer bir şey başarmadıkları halde değerli ve kazanan olduklarına inandırılmışlar. Ama yetişkin olduğunda anlıyorsun ki dünya sana sert davranacak. Ancak sen kendine sert davranmaya başlarsan, bu sefer dünya sana daha kolay bir yer haline gelecek. Aslında sen kendinin en büyük eleştirmeni ve yargıcısın. Kendine bir şeyler kat, daha iyi versiyonun ol ve sonra çalışmanın ganimetlerinin keyfini çıkar. Git ve paranla bir şeyler al, çocukken otobüs durağında hayranlıkla baktığın arabayı al mesela. Bu kadar basit.
Erkeklerin mücadeleci olmadığından konuşuyoruz ama birçok erkek güvenli şeylerde öyleler aslında. Mesela online oyunlarda mücadeleciler. Genelde kimse ağırlığın altında terlemeyi sevmez, ama burada güçlenme sürecinin kendisini sevmeyi öğrenmen gerekiyor. Dövüş sporu yaparken alacağın bir yumruğun canını yakması ama bunun aslında seni geliştireceğini bildiğin için süreci sevmen gibi. Canını acıtsa da! Peki, sevdiğin şeyi nereden bulacaksın? Bir şeyler denemeye başlamalısın. İyi yaptığın bir şeyi bul, sonra onu öğretmeye başla. İşte yeni bir işin oldu.
Sen kendine sert davrandıkça hayatın kolaylaşacak. Kendinde bu gelişim ateşini sürekli beslediğin ve kendi kendini yargıladığın sürece diğer insanların ne düşündüğünü umursamak zorunda değilsin. Bırak insanlar yorumlarda ağlasınlar. Bu sızlanan insanlara dönüp bakarak kendi kendine “geride bıraktığım tüm şu aptallara bak” diyebilirsin. Çünkü artık kendini başarılı insanlarla karşılaştırmaya başlamışsındır. Kendini sevmeyen, kendine acıyan insanlar sürüsüyle değil.
2 Comments
Türkiyede başarılı sosyal ve sporla uğraşan iyi giyinen kaç erkek var hani diyosunuz ya toplum başarısız erkekleri kabul etmez ama zaten ülkenin ve toplumun kendisi başarısız ve kalitesiz az bir azınlık erkek o yüzden kadınlarla beraber zaten
Konu çok güzel. Son zamanlarda üstüne çok düşünüyorum ve okuyorum. Erkeği en asil yapan davranış çok çalışmak ve başarmak. Aksi iddia etmek. tembellik ya da modern cahilliktir. Hayır demeli ve daha başarılı olma yolunda ilerlemeli. Başarısız erkeğe annesi bile saygı duymaz.Çalışmaya odaklı tüm kardeşlerime sevgiler.
Ayrıca önerdiğim kitaplar:
1-İrade terbiyesi / Jules Payot
2-Kendime düşünceler/Markus Aurelius.
3-Düşün ve zengin ol / Napolian Hill
4-Brain Tracy tüm kitapları