Bu yazının içeriği
Rational Male blog okuyucusu Paul, bana muhtemelen en çok sorulan bir soru karşısında benim rehberliğimi arıyor:
“Tüm blogunu okudum ve benim en büyük sorunum şu, içimdeki betayı nasıl öldüreceğim? Yattığım veya oyalandığım her kızla, sonunda kendimi ona karşı duygu beslerken buluyorum. Hatta bu tek gecelik bir ilişki veya erkek arkadaşını benimle aldatan bir kız olsa bile geçerli. Sanki öz-kontrolüm yok gibi; yattığı her adamdan sonra acı çeken bir kız gibiyim.”
Paul için kesin bir cevabımın olmasını dilerdim. Eğer bir çeşit adım-adım programı kursaydım, evrensel bir tema, bu erkekler onu içsel Betalıklarını öldürmek için kullanabilirlerdi, en çılgın rüyalarımdakinden daha zengin olurdum. Alfa Buddha (Cory Wortington) hakkında söylediğim gibi, eğer ondaki Alfa özünü şişeleyebilseydim, ömrüm boyunca rahatlık içinde yaşardım. İşin gerçeği bunun basit bir cevabı olmadığıdır çünkü her erkeğin koşulları eşsizdir. Elbette sorunların ortak kökleri ve feminen Matrix içinde çalışan cinsel stratejilerin (Beta Oyunu) oluşturduğu yaygın zihniyetler vardır ama bu zihinsel şemalardan kurtulmak ve daha iyi işleyen cinsel stratejilerde reform yapmak her birey için eşsizdir.
Ben bunun, Oyunun olması gerektiği gibi ciddiye alınmamasının ana nedeni olduğunu düşünüyorum – kendi analizini yapmak ve sonra da kendini yeniden yaratmak için strateji oluşturmak çok çaba gerektirir. PUA gurularının ve Oyun yarı-Tanrılarının son on yılda çok bayat, pazarlamacı gibi görünmelerinin bir nedeni, erkeklerin eninde sonunda karşı karşıya geldiği içsel Betayı öldürmeleri için gereken kişiselleştirmenin derecesini dikkate almakta başarısız olmalarıdır. Bu pick-up seminerleri düzenleyen erkeklerin herkesin farklı seviyelerde başarılı olduğu nedeniyle bahsetmeyi tercih etmediği içselleşmiş Oyunun bir parçasıdır, gerçekte başarıyı nasıl ölçersin ki, bu tamamen sana göre değişir. Daha önce erişimin olmadığı kızlarla takılmak pick-up DVD’leri sattırabilir ama kişiliğinin içsel işleyişini değiştirmek çok daha zor bir görevdir. Eğer kitap dükkânlarındaki “kişisel gelişim” reyonuna bakarsan ve bu konuda neden bu kadar çok kitap yayınlandığını merak edersen, tam da bu dinamik yüzündendir – birinin hayatındaki temel değişimi etkilemek sadece pek az insanın sahip olduğu bir sabır ve tahammül gerektirir.
O yüzden bunları aklında tutarken, şunu söylememe izin ver, senin için bir haritam yok – bir haritasının olduğunu söyleyen herkes sana bir şey satıyordur – ancak, sana doğru yönü göstermeye çalışacağım. Neyin işe yarayacağını söyleyemem, bunu kendin için sadece sen bulabilirsin ama değişim sürecinin zaman aldığını aklında tut. İçsel Oyunda geçiş sürecini daha kolay atlatan erkekler için bile, bu hala devam eden bir süreçtir. Kendimi en azından, biraz daha az Alfa şeklinde düşünmeyi seviyorum ancak bu zaman zaman ayağımın takılmadığı anlamına gelmiyor. Süreç derken bunu kastediyorum, kurşun geçirmez olamayacaksın ve sana atılan her shit-testi geçemeyeceksin ama neyi yanlış yaptığın konusunda öğrendiğin yeni farkındalıkla cesaretlenecek, kendini bir sonraki sefer için hazırlayabileceksin. Muhteşem varış anı yok, her şeyi bildiğin, Alfa olduğun veya eğer bu terimi sevmediysen, tamamen içselleşmiş Oyunun kesin bir nihai noktası yok. Oyunu bitirmeyle ilgili bir sertifika almayacaksın. Düşünme şeklini değiştirebilirsin – bu her zaman devam eden bir süreçtir.
Eğer içselleştirmede bir ilk adım varsa, bu kendini eğitmekten gelmeli. Bu gerçekten en zor görevlerden bir tanesidir. Eğer bloğumun bir okuyucusuysanız veya dolaylı olarak Oyun kavramının farkındaysanız, bu durum size çok açık görünecektir. Ama hala bir dünya dolusu erkek fişe takılı vaziyette, doğduklarından beri feminizasyonun onlara reçete ettiği düşünme şekline sahipler. Bu erkeklerin sadece bir bölümü Oyunun ve pozitif maskülenliğin etkisi altında ve bunlardan da yine çok azı bu bunların değerini görebilecektir.
Tabi ki bu bizim bakış açımızdan önemli bir mesele. Bizler kitaplar/bloglar okuruz, kavramları ve terimleri öğreniriz, işe yarayabilecek olanları seçeriz, fikirlerle deney yaparız, onların doğruluğunu değerlendiririz ve onları benimser ya da atarız. Ancak bunlar fişe takılılar için hakaret gibi gelir. Senin “eğitimin” bir kere fişten çekildiğinde durmaz. Aslında öğrendiğin şeyleri pratiğe döktüğünde, yeni zihniyeti içselleştirmek çok daha hayatidir. Yuttuğu kırmızı hapı geri tüküren erkeklere hatırlattığım şey geri dönüşün mümkün olmadığıdır. Oyunu keşfeden birçok hayal kırıklığına uğramış erkek uygulamada başarısız oluyorlar çünkü sosyal beceri eksiklikleri var veya PUA’nın hayallerindeki kızı yatağa atmak için sihirli bir formül olduğunu düşünüyorlar, cinsiyetler arası sosyal dinamiklerdeki eski cehaletlerinin rahat kabuğuna geri çekilmeyi isteme eğilimindeler. Sadece geri dönüş olmadığını öğrenince, ne yöne bakarlarsa baksınlar onca zamandır kör oldukları gerçeği görüyorlar. Sosyal etkileşimler, feminizasyon, normal olarak kabul etmeye koşullandırıldıkları haksızlıklar – tüm bunlar onlara kaçınmış oldukları gerçeği hatırlatıyor ve bundan nefret ediyorlar. Buna düşman oluyorlar.
Bunu ekliyorum çünkü pozitif maskülenliği içselleştirme aşamasındaki erkekler için bu gerçek bir tehlike. Aynı şekilde sen Oyun gerçeklerine karşı daha hassas oldun (ya da olmalısın) ve kendini fişten çekilmiş bir gerçekliğin içinde buluyorsun. Normal olduğunu düşündüğün şeylerden ayrılmak için bir vakit var. Bunun kolay bir örneği, popüler medyadaki cinsiyetle alakalı sorunlar konusunda düşünmektir. Bir şarkı duyacaksın, bir sit-kom izleyeceksin, yemekhanede bir konuşmaya kulak misafiri olacaksın ve çevrenizin kadın önceliğiyle yeniden şekillendirilen bir kültürün temel varsayımlarıyla kuşatıldığınızı fark etmeye başlayacaksın. Tüm bunların içinde pozisyonunun ne olduğunu anlamak, yeni zihniyeti içselleştirmek ve eski düşünce çerçevene geri dönmemek için oldukça kritiktir.
Yeni gerçek olarak gördüğün şeyi uygulamaya dökmenin hayati olduğu açıktır. İnternetten uzaklaşmalı ve burada ya da başka bir yerde öğrendiğin teorileri sahada test etmelisin. Bu kulüpte kızlara yaklaşman veya karına karşı yeni bir tutum edinmen veya iş yerindeki bir kadınla ilişkinde farklı bir yaklaşım sergilemek anlamına gelebilir, tamamen sana bağlı. Değişimi pratik etmenin en zor tarafı, seni tanıyan insanların yeni halinin gerçekliğini sorgulamalarının yarattığı ilk şoktur. Eğer yeni bir şehre taşınmış olsaydın, sosyal çevreni tamamen değiştirmiş olsaydın ve Alfa bir dallama rolü oynasaydın, kimse bunu anlamazdı.
Ancak, seni yıllardır tanıyan insanların gözleri önünde kişiliğinde radikal bir değişiklik yaparsan, “kendini olmadığı biri gibi göstermeye çalışan” bir taklitçi gibi görünürsün. İnsan canlısı tahmin edilebilirliğe ihtiyaç duyar – bu onlarda diğerleri üzerinde kontrol hissiyatı yaratır. Kendini değiştirdiğinde veya dışsal bir güç tarafından kişiliğin değiştirildiğinde, bu tahmin edilebilirliği tehdit eder. O yüzden diğerleri bizi olduğumuz yere geri koymayı dener. Utandırma kadınlardan gelecek doğal bir taktiktir ama bu baskı her zaman seni onların çerçevesine geri getirmek içindir. Bu temel olarak diğerlerinin algıladığı bir tehdittir; yeni haliniz onlardan çerçeve çalıyordur. Hepsini birden yap ve insanlar senin kişiliğinin sahte olduğunu düşünür. Bunu ince ve zamana yayarak sürekli bir şekilde yap ve insanlar bu değişimin gerçek olduğunu kabul etmeye daha fazla gönüllü olacaklardır. Her zaman değişimde ısrar et ama bunu asla çok hızlı yapma.
Bunu hatırlamak önemlidir çünkü arkadaşların değişiminden en büyük şüphe duyanlar olacaktır. İyi niyetli olabilirler ama anla ki, amaçları seni normal olarak görmedir, senin en büyük faydan için değildir. Eski bir kız arkadaşınızın yeni halinize “pislik” demesi sisteminizde bir şok etkisi yaratabilir. Eski haliniz her zaman işleri eski haline getirmek isteyecektir ama bu dürtüye karşı direnmelisiniz. Şunu söylemek zor: “evet, ben bir pisliğim”, özellikle önceki tüm hayatında başkalarını alındırmamaya/incitmemeye çalışmayı öğrendiysen ve özellikle sevişmek istediğin kızları. Bu içindeki Betayla ters düşer. Kulağa sadistik gibi gelir ama sen beraber olmak istediğin kadınları dolaylı yoldan incitme kapasiten ölçüsünde devamlı olarak ödüllendirileceksin. Ama Beta kimliğinle yeni filizlenen Alfa kimliğin arasında çıkan içsel çatışma uzlaştırması en zor olanıdır. Burası çoğu erkeğin değişimde başarısız olduğu yerdir ve bunun temel nedeni duygularını kontrol etme konusunda deneyimsiz olmalarıdır.
Bu kulağa feminen koşullandırmanın sana öğrettiği her şeye karşı gibi gelebilir ama erkekler Gerçek Romantiklerdir, kadınlarsa bu romantizmden nadiren minnettar olurlar. Cinsel devrim sonrası feminizmin erkeklerle ilgili sahip olduğu en büyük karın ağrılarından biri, erkeklerin feminen taraflarıyla yeterli teması kurmamalarıydı. Bizler “duygularımızla temas halinde değildik”. Tanrı, Carl Jung’un çürümüş cesedini, popüler kültürü her bir cinsiyetin eşit, ancak ifade edilmemiş, kadınsı ve erkeksi enerjilere sahip olduğuna ikna ettiği için cehenneme kadar lanetlesin. Batı kültürü Jungcı teorilerle o kadar doldu ki, bunun böyle olduğunu fark etmiyoruz. İdealize edilmiş sonuç olan cinsiyetsiz, androjen topluma inanmak normal oldu.
Laf kalabalığını bir kenara bırakırsak, son 50 yıla kadar, duygusal açıdan kendini en fazla kontrol edebilen cinsiyet erkekler olmuştur. Bu duyguları açma konusunda tutucu olma durumu erkekleri kadınlar için daha cazip kılmıştır. Erkekler ya çözülmesi gereken gizemli şairler ve sanatçılar olarak ya da her duygusal ifadeleri ölçülü ve etkileyici olan doğal stoacılar olarak bilinir. Bu klasik duygusal olarak erişime kapalılık, kadınların erkeklere daha fazla ilgi duymasını sağlamıştır. Modern toplumda, erkekler kadının yakınlığına ulaştıracak ilk yol olarak kendilerini ifade etmeye teşvik ediliyorlar. – bu tam bir ifşadır ve tüm gizemi çözerek öldürür. Cinsiyete bağlı beyin fonksiyon farklılıkları bir kenara, benim tahminim erkeklerin duygularını ifade etme konusunda daha tutucu olduğu, çocuksu bir güvensizlikten dolayı değil, kadınlarda daha fazla ilgiye neden olduğu için. Ancak bu çağda durum değişmiştir. Şuanda erkekler, duygularını ifade etmenin sorunları çözmenin bir yolu olduğuna inandırılmaktadır. Erkekler ağlamaz lafı, bu amaçla ortaya çıkmıştır. Dikkatsiz ve kolayca ifade edilen duygular evrimleşmiş kadınsı bir özelliktir. Bu erkeklerin en yoğun duygularını körertmiş sosyal robotlar olduğu anlamına gelmez ama duyguları aşırı ifade etmek onları ucuzlatacak ve değersizleştirecektir. Erkeğin duygularını göstermesi genellikle buna minnettar olmayacak kadınlara nadiren verilen bir hediye olmalı.
Uzun zamandır duygusal olarak açık ve erişilebilir olmaya koşullandırılmış Beta bir erkek için bu duyguları kapatmak çok zordur. İyi haber, ben zaten bunu yapmanızı önermiyorum. Önerdiğim şey duygusal hisleri bu kadar kolay geliştirme nedenlerinizi öğrenmek ve onları bırakmaktır. Yanmanın bir sonucu olarak duygusal olarak soğuk hale geçmek kolaydır, ancak kendinizi gerçekten iyi hissettiğinizde bu duygusal yoğunluğu kontrol altına almak çok daha zor bir görevdir. Duygularımız bizi insan ve insancıl yapar. Bunu temel insan deneyimi olarak kucaklamak önemlidir ama aynı zamanda bunun bize karşı ne kadar kolay kullanılabildiğini görmek de önemlidir. Neden bu kadar kolay duygusal olduğunu bulup sonra da bunu yapmayı bırakmalısın. Belki terk edilme sorunların yüzündendir, belki de sebep yetiştirilmendeki bilinçli bir koşullandırmadır ama onu kontrol etmenin ilk adımı farkına varmaktır.
Sürücü kursu eğitiminde savrulma durumunda savrulma yönüne doğru dönmemenin öğretildiğini hatırlıyor musun? Araba kullanırken kendimizi bir savrulmanın içinde bulduğumuzda doğal tepkimiz genellikle ani fren yapmak ve hatta daha kötüsü, savrulma yönünde dönmektir. Kendimizi koruma güdümüzdeki her şey bize bunu yapmamızı söyler ama bu zaten tehlikeli olan durumu daha da kötüleştirir. Ancak bize öğretildiğinde ve pratik ettiğimizde, frene basmamayı ve savrulma yönünde dönmemeyi öğreniriz. Bu bizim standart tepkimiz olur ve aracın kendini düzelttiğini, felaketten kaçındığımızı ve yolda güvenle seyrettiğimizi görürüz.
Eski davranışlarını unutmak doğru rotaya girmek için yenilerini edinmek zorundasın. Bu pratik ve tekrar isteyecektir – hatta dürtüsel bir şekilde diğer türlü tepki verme ihtiyacı hissettiğin durumlarda bile. Azmin yerini hiçbir şey tutmaz. Kendin hakkındaki düşünceleri değiştirmek ilk adımdır. Bu maalesef erkekler için gerçekten en zor adımdır çünkü çoğu kendileri hakkında yeni bir düşünce yolunu içselleştirmeye ihtiyaçları olduğuna inanmak istemez. Rehavet, çoğunlukla çoğu erkeğin değişmek istememesinin ilk sebebidir. Kritik bir şekilde gerçekten yüzleşip değişimi başlatmaktansa, mevcut koşullarda neden mutlu olduğunu rasyonalize etmek daha kolaydır.
Ne yazık ki, sana, seni olmayı umduğun erkeğe sihirli bir şekilde dönüştürmeye yardım edecek standartlaşmış bir program veremem. Bu rotayı sadece kendin belirleyebilirsin ama şunu söyleyeceğim, olmak istediğin erkek olmak eyleme geçmeyi gerektirir. Kendi memnuniyetiniz için belirlediğiniz hedefler her zaman seninle arasında mesafe bulunduracak ve bu aslında İyi bir şeydir. Bu bize büyümek, olgunlaşmak ve zorlukların üstesinden gelme kapasitesi geliştirmek için ilham verir. Ancak, tüm bunlar için harekete geçmen gerekir.
Tüm tavsiyeleri dikkatlice gözden geçirebilir ve bu kitap, blogum ve genel topluluktan gelen bilgeliği elde edebilirsin ama eyleme geçmezsen bunların hiçbiri bir şey ifade etmez. Genç erkeklere danışmanlık verdim, onlara çeşitli tavsiyeler verdim ve işi pratiğe dökmeye teşvik ettim, ama motivasyon bulamadıkları konusunda sürekli sızlanıyorlardı. Genellikle, bazı travmatik deneyimler yaşamaları veya kaybedecek bir şeyleri kalmadan önce daha fazlası olmaları için, gerçekten bir şeyler yapmaya motive hissetmeleri gerekiyor. Ben kendimi motivasyon konuşmacısı olarak görmüyorum ama bir noktada uçurumu geçmeli ve kendinle ilgili düşünceni değiştirmelisin. Daha fazlası olmak için Beta kendini öldürmelisin. Eğer zaten yaptığın şeyleri yapmaya devam edersen sadece daha önce aldığın sonuçları alırsın.