Bu yazının içeriği
Buna uygun bir şekilde başlamadan önce, birkaç terimi kendi tarzımla yorumlamama izin ver. Monosferin ve birkaç dikkat çekici blogun popülerleşmesiyle birlikte, modern kültürdeki erkekleri sınıflandırırken Alfa ve Beta (ve bazen Omega) terimlerinin kullanılması ile ilgili yeni bir eğilim var. Bu terimleri birer zihniyet olarak gördüğümü belirtmek istiyorum, AFC veya Alfa gibi terimler aslında birer varoluş durumudur. Örnek olarak, durumsal Alfa, kendi profesyonel dünyasında uzman olabilir ve kadınlarla hala AFC olabilir. Beta bir erkek zengin ve statülü olabilir. Bazı durumlar, belli zihin yapılarını gerektirir – pozitif maskülenlik durumu, Alfa zihniyetini gerektirir. Ayrıca, başarıyı (kişisel ve kariyer olarak) Alfa zihniyetiyle özdeşleştirme hatasını yapma. Etrafta pek çok Alfa var ancak bu onların çok yönlü bireyler yapmıyor. Ben Alfa ve Betayı kendini düşünce, inanç ve eylemde gösteren bilinçaltı durumlar ve tavırlar olarak düşünme eğilimindeyim.
Bunu aklımızda tutarak Beta Oyunu fikrini öne sürmek istiyorum. Alfa ve Beta terminolojisini burada kullandığımız için, bunların nereden geldiğini anlamak önemli. Hayvan sosyal hiyerarşisini üstün körü anlayan herkes Alfa ve Beta bireylerin olduğunu bilir. Alfa en iyi genetik karakteristikleri ve kendilerini üreme havuzunda tepeye koyacak davranış becerilerini sergileyebilme eğilimine sahip erkeklerdir. Aslında bilimsel çalışmalarda Betalardan nadiren bahsedilir; Sadece Alfalar ve sürünün geri kalanı vardır. Beta terimi, PUA jargonunda gerçekten alışılmadık bir şeydir. Bunları insan sosyal etkileşimleriyle ilişkilendirmek, temel temsili kavramları anlamak için çok zor bir şey değil. Benzerlikleri ve vahşi doğadaki uzun vadeli, kısa vadeli üreme metodolojilerini kendimizde görebiliriz.
Diğer her Beta hayvan gibi, yarışın zorlu koşulları altında insan üremesi için alternatif metodolojiler geliştirilmeliydi. Temelde ve vahşi doğada bulunabileceği gibi, Beta erkekler Alfanın hareminden potansiyel dişileri ‘çalmak’ için metotlar geliştirmeliydi.
Beta erkek Oyunu, bağlantı kurmak istedikleri kadına kendilerini daha çok benzetmek şeklinde olur, ama daha fazlası da vardır. Bu metodoloji Betanın diğer kadınlar tarafından doğal bir şekilde arzulanan ‘yaygın’ Alfa erkeklerden kendini ayırarak eşsiz olarak algılanmaya çalışmalarını dikte eder. Bu “diğer-erkekler-gibi-değilim” zihinsel şemasının başladığı yerdir, arzu ettiği kadında bu algıyı uyandırmaya çalışır. Fiziksel olarak, Alfa rakipleriyle mücadele etme yoksunluğundan dolayı kendi açısından zor bir psikolojik bir savaş vermelidir. Bu hedefini, kendisinin en iyi ebeyensel yatırım olacağına ve dişinin uzun vadeli ön koşullarını karşılamaya hazır olduğuna ikna etmeyi içerir. Beta kendini kadına benzetir ve kadınla uyum, benzerliği maksimize etmek için feminen buyruğa uyum sağlama amacıyla modelleme yapar. Bu kimlik saptama süreci, erkeğin inandığı feminen sosyal sözleşmeler tarafından desteklenir. Feminen toplum (Beta erkekler ve kadınlardan oluşan) kendini kadına benzettiğinden dolaylı, dolaylı olarak onu ödüllendirir – erkek, kadın arketipine daha çok benzer; hassas, empatik, duygusal, güvenlik arayan vb. Kadını yüksek bir pozisyona koy, kendin daha azı ol, böylece kadınlar daha çoğu olabilsin ve bunun karşılığında kadın Beta ile üremeye daha eğilimli olsun. Prensip budur ama gerçekte böyle olmaz. Bu bir bakıma Cap’n Save a Ho zihniyetidir. Bu elbette yanlış bir düşüncedir, işe yarayacakmış gibi görünür. Beta erkekler bunun tersini anlamakda güçlük çeker, bazı istisnalar dışında, çoğu kadın diğer kadınlarla evlenmek istemez, en azından kendilerinin karbon kopyası olanlarla.
Daha üst statüde bir rakiple karşılaşıldığında, iki cinsiyetin de doğasında olan, bilinçaltı tepkisi, o rakibi üreme havuzundan mümkün olan en kestirme metotla diskalifiye etmektir. Hayvanlar için bu genelde bir çeşit çiftleşme performansı veya tam bir düşmanlık şeklindedir. İnsanlar için de aynısı söylenebileceği gibi, bizim doğal sosyal dürtümüz biraz daha incelikli bir tepki vermek şeklindedir. “Şu kıza bak, böyle giyindiği/davrandığı için kaltak olmalı” veya “Evet, iyi görünüyor ama böyleleri genelde ibne olur” gibi. Bunlar insanların kendi hemcinslerini diskalifiye etmek için kullandıkları standart sosyal silahlardır. En temel seviyede rakibi diskalifiye etmek – onun cinselliğini sorgulamaktır. Tam anlamıyla rakibin potansiyel eşlerle olan cinsel durumuna şüphe tohumları ekmektir.
Çoğu erkek (Alfa veya Beta) diskalifiye etmek için benzer girişimlerde bulunur, Betanın metodolojisi rakibini diskalifiye etmek için kendine feminen nitelikler yüklemektir. Temel olarak, diskalifiye etmek için feminen yollara başvurur, kendisinin kadınlara benzerliğini kullanır – böylece kendini feminen olarak kanıtlayarak potansiyel fırsatlarını genişleteceğine inanır. Rakibi gay olmayabilir ama rakibinin kendini daha az feminen olarak tanımlamasını ve kadınla empati yapabilmesi konusunda rakibinin beceri yoksunluğunu öne çıkarır. Alfa rakiplerle ise tarla zaten feminen sosyal sözleşmeler tarafından sürülmüştür, tek yapması gereken tohum ekmektir. Alfanın kendinin benimsediğinin karşıtı olan maskülenlik eğiliminde olması betanın bu dürtüsü besler. Kadınların maço erkeklerden hoşlanmadığı inancına sahiptir, kadınlar nazik, düşünceli; iyi bir dinleyici olan erkekleri isterler. O yüzden doğal çözüm bu farklılığı abartmaktır – “Alfa, 1950’lerin Neandertal bir geri kafası, ‘amansız’, kadın düşmanıdır, erkek bedeninde kırılgan bir egoya sahip bir çocuktur, sadece kadınları becermek ve devam etmekle ilgilenir.” O kadınların kolektif, ifade edilmiş ve kabul edilebilir erkek için sahip oldukları listedeki öncüllerin dışındaki her şeydir. Bencil, aleni, hiper-maskülenliğinden dolayı onunla dalga geçilmelidir.
Dahası, Beta kendini eşsiz olarak sunarken, Alfayı yaygın ve sıradan gösterme ihtiyacı duyar. Alfanın etkili bir şekilde diskalifiye edilmesi için, Beta feminen için empati becerisini göstermelidir ve kadın bunu takdir etmelidir veya bu çabalara rağmen betanın eline hiçbir şey geçmez (genelde olan budur). Bu sadece ego koruma mekanizması değildir, aynı zamanda betanın arzuladığı cinsel karşılığı almak için bir araç niteliğindedir.
Tüm bunlar aslında Beta Oyununun nasıl evrildiğiyle alakalı yüzeysel şeylerdir. Tüm bu metotların yaygın bir köke dayandığını eklemeliyim; rekabet baskısı altında üreme ihtiyacına. Burada değindiğim çoğu şey, özellikle feminen kimlikle ilişkili olanlar, hayat süreci boyunca ego yatırımı yapılmış ve içselleştirilmiştir. Göreli bir anonimlik altında bile (internet gibi), Beta zihinsel modeline bağlı kalacaktır, hatta oyununun etkililiğiyle çelişen çok rasyonel, deneysel deliller görse bile, potansiyel aday olarak gördüğü herhangi bir kadın onun gönderisini okuyabilir ve ondan etkilenebilir. Yaptığı hatalar kanıtlanmış olsa bile Beta Oyununu hiç bırakmaz. Beta oyunu, kızlar ve erkekler takımı karşılıklı maç yapacakken, kızlar takımında oynamaya karar veren bir erkek gibidir. Böylece kendini onlara sevdirebileceğini düşünür, ancak bununla tek yaptığı şey kendini kızların başka bir kız arkadaşına dönüştürmektir.
Herkes bir bakıma Oyuna sahiptir. Oyunun geçerliliği fazla ya da az etkili olabilir ama bir noktada erkek şartlarına ve çevresine uygun bir şekilde baştan çıkarma metodolojisini adapte edecektir. Hatta usta PUAlar bile hala Oyunlarını farklı çevrelere adapte ederler – farklı kulüplere, kadın tiplerine, sosyo-ekonomik seviyeye, ülkelere vb. – adaptasyon ve geliştirmeye ihtiyaç vardır.
Aynısı Beta için de geçerlidir ama Betanın her bir durum için tek bir yaklaşım sergilemesi uyumsuzluk yaratır. Oyun topluluğunun ‘sosyal robotlar’ haline gelmesi endişesini taşıyan tüm şikâyetlere rağmen, aslında beta daha katı bir şekilde ezbere bağlı kalır ve daha az muhtemel bir şekilde elindekini çeşitlendirebilir. Betalar onlar için işe yarayan şeye bağlı kalırlar, geçmişte kendilerini pekiştiren şeylere.
Büyük buluşmalardan önce çavuşu tokatlarsın, değil mi?
Something About Mary filmini izleyen herkes klasik ‘Saç Jeli’ olayına oldukça aşinadır.
Dom: “Büyük buluşmalardan önce çavuşu tokatlarsın, değil mi? Bana büyük bir buluşmadan önce mastürbasyon yaptığını söyle. Aman Tanrım, büyük buluşmalardan önce hayvanı okşamıyor. Delirdin mi? Bu dolu bir silahla dışarı çıkmak gibidir! Gergin olmanın sebebi tabi ki bu. Benim canım arkadaşım, lütfen otur, lütfen. Bak, bir kızla seks yaptıktan sonra ve yatakta onunla uzanıyorken, gergin olur musun? Hayır, olmazsın, neden?”
Ted: “Çünkü yorgun olurum…”
Dom:”Yanlış! Çünkü artık içinde sıvı yoktur’ Tanrım, Bu şeyler senin beynini yemiş! Bak, erkeğin hayatındaki en dürüst anlar patlattıktan sonraki birkaç dakikadır – bu tıbbi bir gerçek. Ve bu nedenle artık bir kızı yatağa atmaya çalışmazsın, sen aslında… Bir kız gibi düşünürsün ve kızlar bunu sever.”
Hayır, sevmezler. Üzgünüm Dom, onlar yüklü bir silah istiyorlar. Oyunu aseksüal hale getirmek betaların yaptığı temel hatalardan biridir. Bu ‘Something About Mary’ etkisidir; seks arzusuna olan biyolojik dürtünün seksi elde etmede bir engel olacağı varsayımına dayanır. Mantıksal bir bakış açısından bu saçmalıktır ama betalar bu fikri yerler çünkü bu onların yanlış yönlendirilmiş cinsel koşullanmalarıyla iç içe geçmiştir. Bu gibi filmleri izlemek son 40 yılın Beta Oyunu ilkelerini analiz etmek gibidir. Bununla ilgili verebileceğim kaynak bir site yok ama üniversitedeki mezuniyet çalışmalarım sırasında insan cinsel etkileşiminin biyokimyasal etkileri üzerine yapılan vaka çalışmalarını okuduğumu hatırlıyorum. Bu çalışmalar Dr. Martie Hasselton tarafından yapılmıştı ama çiftler arasındaki çekim, uyarılma, cinsel ilişki öncesi ve sonrası etkileşim sırasında sağlıklı yetişkinlerin kanlarında bulunan biyokimyasal endorfin ve hormonal profilleri açıklıyorlardı. En göze çarpan bir tanesi “aşk” veya “kara-sevda” yaşayan insanların dopamin özellikleri ve eroinin kimyasal özelliklerinde benzerlikler olduğunu belirtmesiydi.
Hatta en etkileyicilerden biri potansiyel seks partnerini değerlendirme konusunda erkeğin beyninin bir bölümünde etki eden hormondu. Sağlıklı testosteron seviyeleri tam anlamıyla, erkeğin kadını cinsel obje olarak görmesine neden oluyordu; bilişsel problem çözme ve manipülasyon aracı olarak kullanılan beynin aynı bölgelerini uyararak. Ancak, testosteron oksitosin tarafından yatıştırılır, orgazm sonrası salgılanan hormon. Testosteron cinsel güdüden ve agresif dürtülerden sorumluyken (kas gelişimi, daha derin ses ve saç uzamasından bahsetmiyorum bile), oksitosin besleme, güven ve rahatlıkla ilişkilidir. Oksitosinin ilk etkisinin seks-sonrası ve doğum sonrasında olduğuna inanılıyor, erkeklerdekinden çok daha fazla salgılanarak duygusal bağlılığı geliştiriyor. Doğum sonrası depresyon, doğum-sonrasında oksitosinin düşmesi ile ortaya çıkan bir durum olduğu düşünülüyor. Orgazm-sonrası oksitosin, erkeklerde de kadınlarla benzer etkiye sahiptir ancak erkeklerde aynı zamanda dopamin ve testosteron seviyelerinin yükselmesinde bir tampon görevi görür.
Oksitosin erkeğin testosteron seviyesini düzenlemede kritik bir rol oynar. Boşaldıktan hemen sonra, insan vücudu oksitosini kan dolaşımına hızla akıtarak cinsel uyarılmanın endorfin ve dopamin yüksekliğini dengeler. Bu hormon erkekte güven ve rahatlık duygusunu desteklerken, aynı zamanda cinsel olarak ‘erkeği sakinleştirir.’ Oksitosin, erkekte testosteron için bir tampon görevi görür, böylece boşaldıktan sonra bir süreliğine gevşersin. Evrimsel bakış açısından bu anlamlıdır, erekte penisle beraber dışarı atılmak yerine, spermin kadının vajinasında kalmasını garanti altına alır böylece hamilelik olasılığını arttırır. Sadece bu değil, aynı zamanda oksitosin ‘çiftlerin bağ kurmasını’ sağlar, erkekte koruyuculuk hissi uyandırır. Oksitosin boşaltımı insanlarda aynı zamanda feromonal ve çevrelsel tetiklemelerle de sağlanır (mesela dokunma veya kino).
Tüm bunlara ek olarak, feromonlar cinsel çekim ve uyarılmada rol oynar. Bunu Google’da arayabilirsin, erkeklerin belli kokulara değil de, farklı kokulara sahip kadınlardan etkilendiğini gösteren birkaç feromonal araştırma mevcut. Evrimsel açıdan insanların benzer genden veya genetik özelliklerden bir insandan cinsel olarak daha az etkilendiği görülüyor, böylece biyo-çeşitlilik sağlanıyor. Ancak “terli t-shirt” araştırmalarında, yüksek testosteronlu erkeklerin teri, düşük testosteronlu erkeklerin terine göre kadınları daha fazla cinsel olarak çektiği bulundu – ve özellikle aybaşı döngüsünün, hücre bölünmesiyle çoğalma aşamasındaki kadınlar tarafından. Bunun gibi araştırmalara ne kadar meşruluk atfederseniz edin ama kanıtlar yüksek testosteron seviyelerinin cinsel çekimde etkili bir rol oynadığını gösteriyor. Aynı zamanda feromonların aybaşı döngüsünde olanların birbiriyle daha yakın kalmasına etki eder – diğer bir evrimsel mekanizma ise sosyal hayvanlarda doğurganlığın ve toplumsa desteğin sağlamasıdır.
Biyo-mekaniksel açıdan, devamlı mastürbasyon yapan erkekler temel olarak Feromonal Beta statüsü yaymaktadır – ve bunu kadının biyokimyasal mekanizmaları bilinçaltında kaydeder. Yüksek testosterona sahip erkekler kendi cinsel müsaitliklerini, hem cinsel iddialı tavırlarıyla hem de koku olarak gösterirler. Eğer kronik olarak testosteron yoksunluğu çekiyorsan ve/veya cinsel müsaitlik konusunda oksitosinin rahatlatıcı etkisinin bir nesnesiysen bu bir dezavantajdır. Aslında, evrimsel bakımdan, vahşi avcı-toplayıcı köklerimizdeki Beta erkekler cinsel rahatlama için mastürbasyona daha eğilimlidir çünkü teorik olarak, Alfa erkeklere göre üreme fırsatlarına erişimleri daha azdır. Kadınlar bilinçaltı bir şekilde ve kimyasal ipuçlarını izleyerek, en iyi ebeveynsel yatırımı yapmak için en iyi eşi seçecek şekilde evrimleşmişlerdir.
O yüzden, Beta erkekler için kızı yatağa atma şanslarını geliştirme adına, buluşmadan önce çavuşu tokatlamaları, kendi ayaklarına sıkmaları anlamına gelir. Kadınların aşırı cinsel erkek istemeyecekleri bu aptal inanç “Something about Mary” miti haline gelmiştir ama biyolojik gerçekler bundan çok uzak. Mitlerden biri de kadının erkekler yatması için rahat hissetmesi gerektiğidir, o yüzden erkek buna uyum sağlamak için aktif olarak kendilerini aseksualize ederler. Ancak, tüm göstergeler cinsel aktiviteyi tetiklemede sosyal anksiyetenin ve tansiyonun gerekli olduğuna işaret ediyor. Rahatlık ve güven orgazm-sonrası koşullardır; anksiyete, uyarılma ve cinsel aciliyet orgazm-öncesi koşullardır – ve her ikisi de kendi eşsiz hormonal imzasına sahiptir.
Şimdi sorumluluk reddi için; Ben endokrinolog, biyokimyacı veya doktor değilim. Bunun bir varsayım çalışması olduğunu kabul ediyorum ama akla yatkın bir varsayım. Kayıtlara geçsin diye söylüyorum, bu ‘daha az’ arzu edilen feromonlarla ilgili değildir, bu yoksunluğa bağlı olarak seksle alakalı feromonların düşüklüğüyle ve bu yoksunluğun tetiklediği davranışlarla ilgilidir. Kadınların onlarla cinsel olarak beraber olmaya daha motive olan, bunu kimya ve davranışlarıyla gösteren erkeklerden, cinsel olarak motive olmayan ve cinsel ilgisizlik gösteren erkeklere göre daha fazla etkilendiğine dayanır.
Bunun feminen çifte standardını bertaraf etmek için temel sorun olduğunu düşünürdüm – kadın mastürbasyonu seksi, uyarıcı ve şimdilerde, sosyal olarak güçlendiricidir. Erkekler için, mastürbasyon sapkınlıktır. Gerçek kadınları yatağa atmak için ‘yeterince erkek olamama’ durumu gösterir; mastürbasyon bir erkek için başarısızlıktır ama kadınlar için güçlenmedir. Neden bu sosyal koşullar vardır ve hangi gizli fonksiyona sahiptir?
Hala bu çifte standardı görüyorum ve bunun geçerli olduğunu düşünsem de, sosyal sözleşmeler bakış açısından bu sadece problemin bir parçasını oluşturuyor. Sigmund Freud bir keresinde, “tüm enerji cinseldir” demiştir, bunun anlamı tatmin edilmemiş cinsel dürtüleri başka bir çabalara yönlendirmemiz gerektiğidir. Böylece, bu erkek bu testosteron salgılayan en yüksek miktarda libidoya sahip olan cinsiyet olarak, bu motivasyonu aktarmak için kadınlarla daha fazla fırsat arar. O yüzden tarihte imparatorluk kuran erkeklerin, fatihlerin, yaratıcıların, insanlığı etkileyenler (iyi ya da kötü anlamda) olmasında şaşıracak bir durum var mıdır?
Mastürbasyon bu dürtüyü zayıflatır. Onu öldürür ve en azından bastırır. O yüzden, mastürbasyon yapan erkekleri utandıran küresel bir toplumsal kuralın, genişlemeye ilgi duyan bir toplum için faydalı olacağı açık değil mi? Böylece kültürel olarak, mastürbasyon yapan erkekler ezikler haline gelir ve yapmayan erkekler cinsel müsaitliklerini ispatlamış olurlar (çünkü yapmıyorlarsa cinsel rahatlama için kadınlarla yarı-düzenli bir şekilde yatıyorlar demektir) ve bu dürtüyü kendileri ve/veya toplum için yönlendirme motivasyonuna sahip olurlar.
2 Comments
Abi bir sorum var biliyorum çok detay diyeceksin ama tecrübene,bilgine ihtiyacım var.Sokakta yürürken veya AVM’de bir kızla tanışıyorum direkt bir açılış yapıyorum ve o sıra yanımızdan başka kızlar geçiyor bu kızlardan bazıları hem dediklerimi duyuyor hoş görünüyodun tanışmak istedim tarzında sözleri yani hem de yüzümü görüyor bu kızların ileride beni hatırlama olasılığı yüksek mi sence? Bazen böyle durumlarda bı kızla tanışırken yanımızdan güzel kızlar geçtiğinde başka kızları tavlama fırsatları kaçıyor diye düşünüyorum, internette bı kaç sitede de kadınların görsel hafızasının erkeklerden daha güçlü olduğu yazıyor.Mesela bugün bi kızla tanıştım biraz konuştuk sonra otobüse bindik otobüste de sohbet ettik ve sohbet ederken kızdan numarasını aldım iletişimde kalalım tarzı birşey söylemiştim kıza seni kitap kurdu olarak kaydedicem demiştim sonra kız duraktan inince farkettim önümüzde ayakta duran kız bizi dinliyomuş zaten ister istemez sesimiz etrafa gidiyordu ama bu kız yüzüme çok detaylı bakıyordu ve çok fazla inceliyordu beni, numarasını aldığım kız indikten sonra son durakta inene kadar devamlı yan yan çaktırmadan bakıyordu ve çok fazla inceliyordu beni, numarasını aldığım kız indikten sonra son durakta inene kadar devamlı yan yan çaktırmadan bakıyordu mesela ben bana bakan bu kızı arada. 1-2 hafta sonra görüp set açtım diyelim pozitif bir enerji ve kaliteli, doğal bir flörtle bu kız beni hatırlar mı? Hatırladı diyelim şansım ne oranda olur? İnsiyatif tanır mı?bu arada bana sürekli bakan bu kızın bakışları rahatsız olmuş veya sinirli gibi değildi nötrün biraz daha pozitif haliydi çok hafif bir tebessüm vardı
Hoş görünüyorsun gibi ve daha kötüsü “tanışmak” kelimesi içeren cümleler kurmaman gerekiyor. Diğer kız 1-2 hafta sonra seni hatırlar olay özellikle dikkatini çektiyse. İnsanların az karşılaştığı bir olay olduğu için dikkatlerini çekiyor ister istemez.