Kadınların erkeklere fiziksel görünüş için koyduğu en yüksek standartlardan biri boydur. Bu konuyla ilgili monosfer topluluğunda sayısız başlık açıldı ama bence bunun iyi tarafı bu dinamiğin gerçek dünyada gözlemlenmesinin zor olmayışı. Aynı zamanda eklemeliyim ki, bu insanların asimetriye ve dengesizliklere duyarlı olduğunu gösteren Sosyal Eşleşme Teorisinin karakteristiklerinden bir tanesi. Şimdi, bunun söz konusu olmadığını birçok açıdan değerlendirmek ve “her kadın böyle değil” istisnasını öne sürmeden önce, bunun karşı cins için seçim konusunda ana nokta olmadığını söyleyerek başlamama izin verin. Kadınların neden uzun erkekleri tercih ettiği veya onları beğenmeye eğilimleri olduğu tartışmalarına girmek istemiyorum. Kötü şöhretli “kısa adam hastalığı”nın köklerinden bahsedeceğim. Doğru duydun, kimin hakkında konuştuğumu biliyorsun; en büyük aşağılık kompleksi; korku dolu “kısa adam hastalığı”.
Bu adamı biliyorsunuz. Yaklaşık 1.68 boyunda, bench press’te ağırlık kaldıran. Kötü çocuk tavırları olan, daha iri adamlarla takılan ve etrafa ego saçan. Ne kadar da aptalca, değil mi? Ama bunun sadece kısa erkeklerle sınırlı olduğunu düşünüyorsanız, hata ediyorsunuz. Gördüğünüz gibi birçok açıdan hepimizin eksiklikleri var. Bir “topluluk olmayan” başka bir forumda okuduğum şey bu konuya uyuyor, başlıkta erkekler neden yalan söyler diye soruyordu, kadınlar olsun ya da erkekler olsun, bu beni konu üzerinde düşünmeye itti. O sıralar aynı zamanda da, monosferde zaten tartışılıp kapanmış başlıklarda birçok soru yanıtlıyordum; bunlardan biri kişiliğin doğasıydı. Biri kendi başına değişme becerisine sahip miydi yoksa onu koşullar mı değiştirirdi? Yoksa her ikisi de mi? Bence kişiliğimizin sabit olduğunu düşünmek hatalıydı ama daha trajik olan değişim konusunda kendimizden şüphe duymamızdı.
Su götürmez gerçeklerden biri, çoğu insan JBY(Sadece Kendin Ol) önermesini kullanmayı seviyor olmasıdır. Bu tabi, birinin başka ne diyeceğini bilemediğinde söyleyeceği bir şey. Hakikaten kişilik değişimini sağlayan şey nedir? Her birimiz muhtemelen hayatta bir noktada farklı davranmaya başlayan bir bireyi görmüşüzdür. Bu bir çeşit trajedi veya travmanın veya o bireyin kendinde temel düşünme biçimini değiştirme ihtiyaç hissetmesinden ve buna göre o değişimi kendiliğinden yapmasının bir sonucudur. Genellikle bu vakalarda, bu kişileri pozcu, fazla çabalayan ya da olmadıkları gibi görünmeye çalışan kişiler olarak görürüz. Bu değişimi görünüşlerine yansıtırlar, günlük işlerine, arkadaşlarına ya da bağlantılı oldukları insanlara, tutumlarına, davranışlarına vb. Ve bu o kişilerin önceki karakterlerini bilen kişiler için uyumsuz bir durumdur. Bu, söz konusu olan değişimin samimiyetinden şüphe duymamıza neden olur. Eğer değişimleri bizim de onayladığımız veya pozitif bulduğumuz bir şeyse, bu değişimin samimiyeti konusunda daha az şüphe duyarız. Ama değişim bizim çıkarımızla çatışıyorsa, o bireyden beklentimizde önemli ölçüde çelişiyorsa, bu durumda değişimin samimiyetinden şüphe duyarız. Şöyle deriz: “ dostum, olmadığın biri gibi davranmayı kes”, onu yıkarız, “sadece kendin ol” (JBY) basmakalıp lafına döneriz çünkü bizim yorumumuzla çatışıyordur. Ve bu şüpheyle, bu insanın değişmeye çalışmasının arkasındaki nedenleri bulmaya çalışırız; temel olarak, neyi telafi etmeye çalışıyorlardır? Birinin otoyolda küçük penisini telafi etmek için canavar kamyonlardan kullandığını düşünmek bizi eğlendirebilir.
Bir birey için kendi kişiliğine değer biçmek zor bir görevdir ve başkaları bu değişimin doğruluğuna şüpheyle yaklaşması ona hakaret gibi gelir. Diğerinin görmekte başarısız oldukları şey şu ki, kişiliklerinin gelişiminin bir noktasında, onlar eksikliklerini, hoşnutsuzluklarını bir şekilde telafi etmek zorundadır. Büyümeyi tetiklemek ve olgunlaşmak zorundadırlar. Bu daha fazlası adına değişimi isteyen ortalama bir erkek için devasa bir güçlüktür. Pozitif maskülanite terimini seviyorum, bu gerçek değişimin samimi olmasının ana noktasıdır. Neden değişirsin? Ortalama hüsrana uğramış erkeklerin (AFC) varildeki birkaç yengeç gibi olduğu yönünde bir söylem var. Bir tanesi yukarı tırmanmaya başladığı zaman, dipte onu aşağıya çekmeye hazır olan yarım düzinesi var. Buna, sosyal koşullanmadan doğan ve ona aynı kalmasını, ilham almamasını, doğru şeyi yaptığını ve her bir AFC’ni olduğundan daha iyi bir halini evrildiğini söyleyen kendinden-şüpheyi de ekle. Bu “Sosyal Cockblock” olarak terimleştirilmiştir; ona zaten bir şeyleri telafi ettiğini söylerler, bir bakıma haklılar da ama bu yanlış nedene dayandırılmıştır. Pua becerileri, psikoloji, pozitif maskülanite kişideki eksiklikler için birer telafidir. PUAlar noksanları maskelemek için davranış kalıplarını ve cümleleri izleyip taklit ederler. Bunlar “sadece kendin ol” (JBY) savunucuları tarafından kolayca eleştiri alır çünkü PUA’ların eylemleri genellikle önceki kişilikleriyle uyuşmaz. PUA’lar “gerçekten” öyle değiller, o yüzden poz yaparlar veya daha kötüsü PUA ile ilgili kişisel gelişim kitapları satan kişiler tarafından aldatılırlar. Göremedikleri şey, değişmek için gerekli olan hakiki arzu ve nedenlerdir.
Bir şeyleri telafi ettiğimizde, doğaçlama yaptığımızda, olana kadar taklit et fikrini uygularız ama artık taklit etmeyi bıraktığımızı bize kim söyleyecek? Sen söylersin. Ben bir insanın “doğal oyun”u benimseme kapasitenden şüphe duymasıyla ilgili her tür makaleyi okudum. Bu tabi ki bir içselleştirme süreci ama durum artık o erkeğin doğal tepkisinin oyunda öğretilen tepkiler olduğu bir noktaya gelmeli. İşte o zaman o erkek olduğu kişi olmuş olur.
Burada okumak üzere olduğun şey benim yeni arkadaşlar edinmemi sağlamayacak. Bunu biliyorum çünkü Alfa Erkek karakteristiğini içeren her tartışma her zaman kişisel algı ve yorumlamaların gölgesinde kalmıştır. Bu “topluluk”, “monosfer” ve cinsiyetler ilişkisi ile ilgili yeni anlayışlar son 12 yılda momentum kazandı. Ve soyut kavramlar için kendi terminolojisini üretti. Bundaki tehlike, bu terimlerin gerçek, evrimsel tanımlarının eksik olmasıdır.
İnsanların kafasında canlandırma yapma amaçlı kullanılan bu terimler genelde kullanışlıdır. – bizler birini “Beta” yapan veya erkeği “ sağlayıcı” durumuna düşüren şeylerin ne olduğu konusunda bir anlayışa sahibiz. Hatta “Alfa” bağlam için kullanışlı bir görselleştirme aracıdır, konu direkt olarak “Alfalık” hakkında olmasa bile. Biz Alfa erkeği oluşturan niteliklerin ve davranışların ne olduğunu evrensel olarak açıklamaya çalıştığımızda işler karışır, sert tartışmalar olur. O yüzden daha fazla okumaya devam etmeden önce, bir erkeği Alfa yapanın ne olduğuna inandığın hakkında düşün. Şimdi bu düşünceler kafanda mı? İyi, şimdi hepsini bir kenara bırak, kafandan temizle ve sonraki birkaç paragrafı Alfa hakkında hiçbir şey bilmediğini düşünerek oku.
Roissy’nin “Umm, pardon?” başlıklı yazısında, Alpha Buddha olarak bilinen Corey Worthington ile ilk kez tanıştım. Siz de bu gönderiye gidebilir ve olayı Chateau’nın bakış açısından okuyabilirsiniz ve bence analiz oldukça iyi ama okuyucuların “Corey Worthington” adını Youtube’a yazıp izlemeleri daha kolay olabilir.
Corey Worthington Melbourne, Avustralya’dan dan genç bir çocuktu, ailesinden habersiz bir şekilde, gürültülü bir ev partisi yaparak internette kötü bir şöhret kazandı. Ve parti $20.000 dolar mülk hasarına neden oldu. Olay sonrasında onu utandırıp özür diletmeye çalışan çekici bir haber spikeriyle röportaj yaptı. Muhtemelen, videoyu gidip izlerseniz (linki bloğumda var) Corey’in Alfa tutumuyla ilgili bir fikre varabilirsiniz.
Corey’den Alfa Buddha diye bahsetmem erkeklere onun neredeyse Zen felsefesine uygun bir Alfa varlığı olduğu konusunda ilham verme ümidiyle değil, en saf haliyle Alfa’nın bir örneğini sunmaktır. O tam anlamıyla bir Alfa, role girmediği çok açık, sahip olduğu ruh hali dışarıdaki herhangi bir şeyden etkilenmiyor.
Corey Worthington, bir insan olarak pek örnek gösterilebilecek biri değil ancak Alfa erkekliğinin kâğıt üzerindeki bir örneği. Bu çocuğu tanımlamak için pek çok sıfat kullanabilirim. Ama “beta” bunlardan biri olmazdı. İlginç ve biraz ironik olan da şu, bu çocuk muhtemelen hiç Mystery Methodla veya “PUA topluluğu” ile karşılaşmamış veya “tavus kuşu” teorisiyle ve milyonlarca erkeğin ufak servetler ödediği PUA seminerlerinde anlatılanları doğal yoldan biliyor. O bencil hıyarın biri ama onun “normal” erkeklere hakaret gibi gelen tarafı çoğu AFC’nin sahip olmak istediği doğal, içselleşmiş budalaca cesareti. Eğer bu alfa özünü şişeleyip satabilseydin hayalinin ötesinde bir zenginliğe sahip olurdun. Şimdi, alfalık hakkında sahip olduğun tüm olumlayıcı önyargılar (bunu okumadan önce onları bir yere kaldır demiştim) muhtemelen sana onları koyduğun kutudan çıkarman için bağırıyor. “…ama, ama Rollo, bu cahil göt oğlanı çocuğun birazcık bile Alfa olduğuna nasıl ihtimal verebilirsin?!”
Çok öfkeli olmanı tamamen anladığımı duyunca memnun olacaksın. “daha iyi bir adam” olmak için çok çalışıyorsun, kendini analiz ediyorsun, kendini fişten çekmek ve yeniden keşfetmek için görevini yaptın. Sen başarılı birisin, Corey ise batırmış durumda. Corey senden daha iyi bir adam değil, ancak Alfalığı senden daha iyi anlamış durumda.
Bir alfa olmak söylediğimiz şeylere değil, yaptığımız şeylere bağlıdır. Yüce gönüllü alfalar ve kötü alfalar vardır, fark nasıl davrandıklarındadır. Erkeklerin her “alfa” tartışmasına kendi doğrularıyla yaklaşma eğilimleri vardır; bundan dolayı, kişinin Alfa tanımı onun değerlerine dayanır. O diğer insanların özendiği alfa tavrını elde etmiş, oyunu kuralına göre oynamış ve insanlar buna saygı duymalı. Ancak, üzücü gerçek hapishanelerin Alfa erkeklerle dolu olmasıdır. Bu erkekler dürtülerini yıkıcı ve anti-sosyal davranışlara yönlendirmişlerdir. Size hiçte etik değerlere bağlı liderler olduğunu söyleyemeyeceğimiz Kayıtsız Göt-oğlanı Alfa’nın birçok örneğini gösterebilirim, ancak kadınlar onlarla sevişmek için birbirlerini (ya da kendilerini) öldürebilirler çünkü bu erkekler doğal bir şekilde alfalık yayıyorlar. Corey’in burada yaptığı gibi. Uyuşturucu satıcısı çete lideri olan Alfalar da var ve Alfa kocalar, babalar, iş liderleri de var. Mesela Cengiz Han son derece alfa ve erkekler arasında lider durumunda ama muhtemelen devrin en büyük alçaklarından biri. Şu görsele göz atın:
Corey gibileri, evrensel olarak takdir edilmeyi ve ödüllendirmeyi umarak, başarılarıyla kişisel değerlerine yatırım yapan erkekleri çok öfkelendirebilir. O yüzden, bu erkekler, yüzsüzlükle kendi kafasındaki olması gereken kurallara göre hareket ederek, hak etmeden ödüllendirilen bir alfa ile karşı karşıya geldiklerinde küskünlükle karışık bir öfkeye kapılıyorlar.
Bu tarz bir uyumsuzlukla yüzleştiklerinde doğal tepkileri, “Alfa” terimini yeniden tanımlamak ve bu erkeklerin başarılarını “gerçek erkek” olarak görmek oluyor. Sonrasında olan da şu, bu çelişki devam ediyor, bu yeni alfa tanımlarının da doğal alfa tanımı kadar ödüllendirilmediğini ya da takdir görmediğini görünce döngü devam ediyor. Senin Alfalara (ya da herhangi bir kişiye) saygının o kişinin alfa zihin yapısına sahip olup olmamasıyla hiçbir ilgisi yok. Akıllarından sadakatsizliği geçirmemiş, bir çok saygı duyulan beta var veya orospularla 300 kere yatmış olanlar veya ünleri ve çok iyi görünümlü olmaları nedeniyle kadınların onlara geldiği betalar. Eve götüreceğin mesaj burada, sen başarılarından dolayı Alfa değilsin, başarılısın çünkü Alfasın. Sen geliştirmiş olduğun bir zihin yapısına sahipsin ya da bu sana doğal olarak gelmiş. Genç erkeklerden sürekli olarak hangi eylemlerin veya davranışların kadınlara Alfa veya yeterince Alfa gibi görüneceği ile ilgili sorular alıyorum. Gerçek cevap, alfa davranışlarının alfa zihin yapısının bir ürünü olduğudur.
Alfa Buddha’daki Corey gibi, bir şeyin alfa olup olmadığını analiz etmek için merak duymak kayda değer bir şey değildir. Alfanın gerçekte ne olduğuna değer biçmek için neredeyse çocuksu bir anlayışa sahip olmanız gerekir. Çocuklar Alfayı anlarlar. Hatta alay edilen, en içe dönük, beta olacak çocuğun bile Alfa ile ilgili anlayışı çoğu yetişkin erkekten iyidir çünkü çocuk Alfayı rasyonalize etmesi için gereken soyut düşünme becerisinden yoksundur. Çoğu erkek, toplumsallaşma ile beraber, belli derecelerde doğuştan gelen Alfa zihin yapısını zamanla kaybeder. Doğallar, dünyadaki diğer Corey benzeri olanlar, onun kullanışlılığını daha iyi kavramışlardır; yetişkinliklerinde bu onlara avantaj olarak geri dönecek ya da zararlı olacaksa bile.
2 Comments
Sabirsizlikla bekliyorum,kitabin yayinlanan kisimlarini????
İhtiyaç duyulan bir çalışmaydı tebrikler