Bu yazının içeriği
Efendi erkekler iki çeşit duygudan korkar – kendilerinin ve başkalarının duygularından. Her tür samimiyet efendi erkeği kontrolde değilmiş gibi hissettirir. Çocukken bir şeyleri güçlü şekilde hissetmek negatif dikkat ya da hiç dikkat anlamına gelirdi. O yüzden onlar için negatif ilgi çekebilecek her türlü duyguyu kısmak daha güvenli olur.
Evliliğimizin ilk senelerinde Elizabeth hissettiklerimi paylaşmamam ile ilgili hayal kırıklığını dile getirmişti. Efendi erkeklerin çoğu gibi, ben de duyguları tehlikeli şeyler olarak görürdüm. 30 yılı aşkın koşullandırılmanın ardından Elizabeth’in benden istediğini anlamıyordum.
Duygularımın farkında olmaya başlamama rağmen, genelde kendimi tutuyordum. Bir keresinde ben onunla bir süredir aklımda tuttuğum bir hissi paylaşınca Elizabeth benimle yüzleşti. “Neden ilk hissettiğinde bana söylemedin?” diye sordu.
“Daha iyi iş çıkartıyorum” dedim. “Sana söylemem iki haftayı aldı.”
Efendi erkeklerden sıklıkla başkalarını incitmemek adına duygularını tutmayı rasyonelize ettiklerini duyuyorum. İşin aslı kendilerini koruyorlar. Aslında yaptıkları çocuklukta yaşadıkları deneyimleri tekrar yaratmamaya çalışmak. Gerçekten kimseyi zarardan korumaya çalışmıyorlar, sadece dünyalarını kontrol altında ve kolay tutuyorlar.
Sıklıkla efendi erkeklere, “Duygularınız sadece duygular, sizi öldürmezler” diyorum. Efendi erkeklerin anksiyeteli, yardımsız, utanç içinde, yalnız, öfkeli veya üzgün hissetmelerinden bağımsız olarak duyguları hayatı tehdit eden cinsten değil.
Efendi erkeklerin duygularını kucaklamalarını öğretme hedefi onları yumuşak bir erkek yapmak değildir. Duygularıyla irtibatı olan erkekler güçlü cazibeli ve enerjiklerdir. Efendi erkeklerin inandıklarının aksine, duyguları olduğu için kadın gibi olmayacaklardır. Ben bu yüzden erkekleri duyguları diğer erkeklerden öğrenmeleri için destekliyorum.
Bunun bir formülü veya bastırılmış duygularla yeniden bağlanmanın “doğru” bir yolu yok. Destek grupları erkeklere bu modeli yavaş bir şekilde destek olarak öğretebilirler. Terapi grupları birer aile gibidir. Efendi erkekler çocukken başa çıkamadıkları duygular için destek isteyebilirler. Duygular genelde dağınıktır ancak grup ortamı destek sağlar. Efendi erkek duygu meselelerinde olayı batırıp denize düşerek boğulmak durumunda olmadıklarını öğreniyorlar.
Duygular insan varlığının ayrılmak bir parçasıdır. Duyguların dilini öğrenerek efendi erkekler hayat boyu taşıyacakları gereksiz bagajlarından kurtulurlar. Bunu yaptıkça yeni kazanılmış bir enerjiye, optimistik bakış açısına, samimiyete ve hayat boyu zevke kavuşurlar.
Duyguları ifade etmeyle ilgili bir rehber:
Diğer insana odaklanma, “beni kızdırıyorsun” şeklinde.
Bunun yerine hissettiğin şeyin sorumluluğunu al: “Ben kızgın hissediyorum.”
Düşündüğünü söylemeyle ilgili duygu dilini kullanma: “Joe benden faydalanmaya çalışıyor gibi hissediyorum” gibi.
Bunun yerine vücudunun ne tecrübe ettiğini dinle: “Yardıma muhtaç ve korkmuş hissediyorum.”
Genel olarak, ifadelere “sen” yerine, “ben” diyerek başka.
Korku insan olma deneyiminin normal bir parçasıdır. Herkes korkuyu tecrübe eder, korkusuz görünenler bile. Sağlıklı korku tehlikenin gelebileceğine haber verendir. Bu efendi erkeklerin günlük bazda hissettikleriyle farklıdır.
Efendi erkekler için korku hücre seviyesinde yazılmıştır. İhtiyaçlarının zamanında karşılanmamasından ortaya çıkmıştır. Bu düşünceler ılımlılığı ödüllendirip, risk almaktan uzak tutan korku dolu bir sistemden gelir. Hayatın karmaşık ve kaotik olduğu gerçeği ile abartılır. Bu tarz bir korkudan bahsediyorum. Ben buna korku hafızası diyorum.
Korku hafızası çocuklukta yaratıldığı için, efendi erkekler dünyaya tehlikeli ve yıkıcı bir yermiş gibi yaklaşırlar. Bu gerçeklikle başa çıkmak için efendi erkekler tipik olarak oyunu güvenli bir şekilde oynamayı seçer.
Güvenli bir şekilde oynamanın sonucu olarak efendi erkekler muhtaçlıktan mustarip olurlar.
Yeni durumlardan kaçındıkları için acı çekerler. Aşina olduklarıyla kaldıkları için acı çekerler. Acı çekerler çünkü ertelerler, kaçınırlar ve başladıklarını bitirmede başarısız olurlar. Acı çekerle çünkü geçmişte yaptıklarını tekrar yaparak kötü durumu daha kötü yaparlar.
Acı çekerler çünkü kontrol edilemeyeni kontrol etmek için çok fazla enerji harcarlar.
Nolan, korku hafızasının paralize edici etkisine iyi bir örnek. Nolan beni arkadaşının tavsiyesi üzerine görmeye gelmişti. Bir yıldır karısından ayrıydı ancak boşanma için son kararı veremiyordu.
Nolan bana sürekli kafası karışmış olduğunu söylüyordu. Bu kafa karışıklığı güçlü bir doz suçluluk ile karışıktı. Nolan sürekli tüm problemleri tartıyordu. Ya karısını terk ettikten sonra bunun bir hata olduğunu anlarsa? Ya çocuklarının hayatını mahvederse? Ya çocukları onunla bir daha konuşmak istemezlerse? Ya arkadaşları onun kötü olduğunu düşünürlerse? Ya Tanrı onu cehenneme gönderirse? Nolan ne yapması gerektiği konusunda kafası karışık kaldıkça paralize olmaya devam etti.
Nolan’a kafası karışık değil, korktuğunu söyledim. İlk olarak defansa geçti. Kendisini korku dolu olarak görmüyordu. Çocukluğundan gelen korkuları keşfettikçe, çocukken yaptığı her hatanın sonsuza kadar devam edecek sonuçları olduğuna inanmış olduğunu gördük. Şuan da aynı şeye inanıyordu.
Nolan’ın karar almaktan korkması çocukluğunda olan şeylerle başa çıkamama korkusundan geliyordu. Beraber, boşanmanın olası sonuçları için beyin fırtınası yaptık.
Her bir potansiyel sonucun arkasında bununla başa çıkamayacağıyla ilgili bir inanç vardı.
Nolan’ı eve elinde korkularının bir listesiyle gönderdim ve bu korkular için şu ifade bulunuyordu: “Ne olursa olsun, başa çıkabilirim”. Sonraki hafta. Nolan avukatla iletişim kurduğunu gururla söyledi. Aşırı korku ve anksiyete hissetmesine rağmen, yeni bulduğu mantrasını tekrar ederken bir cesaret bulmuştu: “başa çıkabilirim”
Her günün getirdiği korkularla yüzleşmek korku hafızasını aşmanın tek yoludur. Efendi erkek korkuyla yüzleştiği her zaman, bilinçsizce neyden korkuyorsa korksun halledebilir düşüncesi geliştirmeye başlar. Bu korku hafızasına meydan okumadır. Bu dışarıdaki şeyleri daha az tehdit edici olarak algılatır. Şeyler daha az tehdit edici göründükçe, efendi erkek onlarla yüzleşme konusunda daha özgüvenli hisseder. Bu özgüven büyüdükçe, hayat daha az tehdit edici görünür.
Hayatını kontrol eden bir korkuyu yaz. Bu korkuyla yüzleşmeye karar vermeden önce, kendi kendine tekrar et :”Halledebilirim. Ne olursa olsun. Halledebilirim.” Bu mantrayı eyleme geçene ve korku hissetmeyi bırakana kadar tekrar et.
Çoğu efendi erkek dürüst ve güvenilir olmak konusunda kendisiyle gurur duyar. Gerçekte efendi erkekler temel olarak dürüst değillerdir. Yalan söyleme veya gerçeği söylememe becerileri vardır ve hala dürüst olduklarına inanırlar. Dürüst olmamak korku bazlı bir davranış olmasının yanında, yalanlar söylemek ve gerçeği söylememek efendi erkeklerin kişisel güçlerini çalar.
Ben yalan kapsamına gerçeğin kendisinden daha az olan her şeyi alıyorum. Bu çoğu insan için aşikar olabilir ama bunu “yalan” ve “gerçeği söylemek” olarak tanımlamak önemli çünkü efendi erkekler davranışları meşru kılmada ustadırlar. Onlardan bu ifade ile çelişen “ben oldukça dürüstümdür”, “çoğu zaman dürüstümdür” sözlerini duymak yaygın olmayan bir durum değildir. Neredeyse çocukça bir tavırla efendi erkekler şöyle defansa geçerler: “Yalan söylemedim, sadece her şeyi söylemiş değilim.”
Joel, başarılı bir inşaat firmasının sahibi. Sıklıkla işten birazcık erken ayrılır ve eve gitmeden bir film izlemeye gider. Çünkü karısının onay vermemesinden korkar, bu akşam üzerlerini nasıl geçirdiğini söylemekten sakınır. Her zaman bir hikayesini hazırda bulundurur. Bu durumdaki ironi Joel’in karısına herhangi bir yalan söyleme sebebinin olmamasıdır. Tüm çabaya rağmen nerede olduğunu saklar. Ve aklından hiç kendine ve karısına yalan söylediği geçmez. Ana nokta Joel’in yalanları karısıyla korku bazlı bir ilişkiyi devam ettiriyor ve bu onun kişisel gücünü çalıyor.
Efendi erkekler doğruyu söylemeyi öğrenirken, başkalarının ne bilmek istediğine dikkat etmeye cesaretlendiriyorum. Bunlar muhtemelen söylemekten geri kalacakları ve söylemeye ihtiyaçları olan şey. Bazen doğruyu söyleme pratiği yapmak zorunda kalırlar.
Bazen doğruyu söyledikten sonra, efendi erkekler şunu rapor etmiştir: bu bir hataydı çünkü bana kızgın bir tepki verdi. Doğruyu söylemek kolay yaşam için sihirli bir formül değildir. Ama bütün bir hayat yaşamam hile ve çarpıklık etrafına kurulu bir yaşam yaşamaktan daha kolaydır.
Bütünlük inşa etmek efendi adamlıktan kurtulmanın temel bir parçasıdır.
Benim bütünlük tanımım: “doğru olarak hissettiğin neyse onu yapmaktır”
Bunun alternatifi “komite yaklaşımıdır.” Bu karar verme metodudur ve diğer herkesin doğru olanın ne olduğunu düşüneceğini tahmin etmeye dayanır. Bu komite yaklaşımı kafa karışıklığı, güçsüzlük ve dürüst olmamaya giden en hızlı patikadır.
Efendi erkekler kendilerine “doğru olan nedir?” diye sormuyorlar ya da komite metodunu kullanıyorlar. Eğer kendilerine doğru olanın ne olduğunu sorup onu yapmazlarsa bu bütünlüğün dışına çıkıyorlar demektir. Kendine neyin doğru olduğunu sormak ve onu yapmak bütünlüğe sahip adamın yapacağı davranıştır.
Bütünlüğü sağlamadığın bir alan düşün. Seni doğruyu söylemekten ve yapmaktan alıkoyan korkuyu belirle. Bu durumu güvenilir olan belirlediğin insana anlat. Git ve doğruyu söyle ya da doğru olanı yap. Kendine halledebileceğini söyle. Doğruyu söylemek sen ve diğerleri için kriz yaratsa da herkes bu krizden sağ kurtulabileceğe inan.
Sınırlar hayatta kalma için temeldir. Sınırlar koymak efendi erkeklerin yardımsız kurbanlar olarak hissetmesine engel olur ve kişisel güçlerini almalarına yardım eder. Sınır koyma efendi erkeklere öğrettiğim en temel becerilerden biridir.
Bu sınır konseptini yere bir ayakkabı bağcığı koyarak gösteriyorum. Efendi erkeğe onun sınırını geçip onu iteceğimi söylüyorum. Rahatsız olduğunda beni durdurmasını söylüyorum. Efendi erkeğin çizgiden geri çekilmesi ve bana karşılık vermeden önce birkaç adım geri atması yaygın olmayan bir durum değildir. Bir kere onu itmeye başladığımda, efendi erkeğin bana karşılık vermeden önce birkaç adım onu itmeme izin vermesi de yaygın olmayan bir durum değil. Bazen onları duvara kadar itmeme izin veriyorlar.
Ben bu egzersizi hayatın sınır gerektiren tüm alanlarında kullanıyorum. Efendi erkekler genelde geri çekilmekte, pes etmekte ve karşılık vermemekte daha rahat hissediyorlar. Eğer bir adım geri atarlarsa diğer insanın itmeyi bırakacağını düşünüyorlar.
Efendi erkeklerin sınır koymayı öğrenirken tökezlemesi alışılmadık bir durum değildir. Bir aşırı uçtan diğer aşırı uca gidiyorlar. Kamikaze şekilde sınır koyuyorlar. Genelde zamanla öğreniyorlar.
Zamanla eğer biri onların sınırlarını geçerse, bunun diğer insanın problemi değil, kendilerinin problemi olduğunu öğreniyorlar.
Korku hafızasından dolayı, efendi erkekler sıklıkla bilinçsiz olarak tolere edilemez davranışları kabul etmeyi öğrenmişler. Çocukluk koşullandırılmalarından dolayı, etraflarındaki insanlara sınırlarının geçilmesini kabul edeceklerini öğretmişler. Efendi erkeklikten iyileşmeye çalışan kişiler insanların onlara nasıl davranması gerektiğinin sorumluluğunu almak zorundalar. Tolere etmeyecekleri davranışlara pekiştirmeyi bıraktıklarında, etraflarındaki insanlar daha farklı davranmaya başlar.
Jake, otuzlarının ortalarında bir adam, tolore edilemez davranışları tolere etmenin ilişkiyi nasıl öldürdüğüne bir örnek ve sınırlar koymanın ilişkiyi nasıl yaşattığına.
Karısı Kisha ile evliliklerinden önce, Kisha’nın eski erkek arkadaşıyla ilişkisi olmuş. Jake onu kaybetmek istemediği için, onu affetmiş ve sadakatsizlik yapmaması için söz almış. Bu Kishada canı ne isterse onu yapabileceği, nasılsa Jake’in duygularını bastıracağı örüntüsü oluşturmuş. Jake yanlış bir şey söyleyip karısını üzebileceğini düşündüğü için sözlerini her zaman seçerek kullanmış.
Bir olayda arkadaşlarıyla içki içerken Kisha sarhoş oluyor. Ne zaman fazla içse kavgaya hazır ve çok eşli bir kadın gibi davranıyor. Bu olayda Jake’e birkaç küçültücü yorum yapıyor ve akşamın çoğunu bardaki başka bir erkekle dans ederek geçiriyor.
Jake sonunda Kisha’ya fazla içtiğini ve eve gitme zamanının geldiğini söylüyor. Ve Kisha yaptığını yapmaya devam ediyor. Jake de ona “kaltak” gidiyor ve eve sürüyor.
Bir arkadaşı Kisha’yı ertesi sabah eve getiriyor. Gün boyunca Jake’i sessizlikle cezalandırıyor. Jake kendini tutmaya çalışıyor ama birkaç saatlik mutsuzluktan sonra ona kaltak dediği için özür diliyor.
O haftadan sonra nedense No More Mr Nice Guy grubuyla isteksizce konuşuyor. Karısının tolere edilemez davranışını tolere etmenin ona istediği şekilde hareket etme yetkisi verdiğini söylüyor. Gruptakiler problemin Kishada olmadığını söylüyor, problem onda. Jack değişene kadar, karısının değişmeye bir teşviği olmayacak. Sınır koymayarak aslında evliliğinden götürüyor.
Ertesi gün Jack karısı ile yüzleşti. Durumdaki rolünü kabul etti. Artık daha fazla tolere edilemez davranışını tolere etmeyeceğini söyledi. Sınırlarını dile getirdi. Artık Kisha’nın diğer adamlarla dans etmesini ya da flört etmesini tolere etmiyor. Onu arkadaşlarının önünde küçültmesini tolere etmiyor. Ona eğer onunla evli kalmak istiyorsa içki problemi için tedaviye gitmesi gerektiğini söylüyor.
Kisha, Jake’e kimse bana ne yapacağımı söyleyemez diye yanıt veriyor. Çantasını topluyor ve gece kalmak için arkadaşının evine gidiyor. Jake sonraki birkaç gün mutsuz olsa da, onu arayıp geri dönmesi için yalvarmaya karşı direniyor. Bunun yerine gruptaki birkaç erkeği arıyor.
Üç gece sonra, Kisha arıyor ve konuşmak istediğini söylüyor. İlk başta cehenneme gitmesini söylemesine rağmen kocasının doğru konuştuğunu bildiğini söylüyor. Evliliklerinde ilk kez ona saygı duyduğunu söylüyor. Evliliğini kurtarmak istediğini ve her şeyi yapmaya hazır olduğunu söylüyor. Ertesi hafta Kisha tedaviye başlıyor.
Sınırlar koymadan önce, çatışmadan kaçınmak için ne kadar geri çekileceğini belirlemen gerekiyor. Hafta boyunca kendini gözlemle. “Hayır” demeyi tercih edeceğin zamanlar “evet” mi diyorsun? Çatışmadan kaçınmak için bazı şeyleri kabul mü ediyorsun? Birileri üzülecek diye bir şeyleri yapmaktan kaçınıyor musun? Tolere edilemez durumları tolere mi ediyorsun? Bunları yaz ve güvenilir olarak seçtiğin kişiyle paylaş.
Kolay, problemsiz bir hayatın bir anahtarı yoktur. “iyi” olmak ya da “doğru” olanı yapmak efendi erkeği hayatın kaotik, sürekli değişen gerçekliğinden izole etmez. Tüm efendi erkek paradigmaları zorbaların onların yüzlerine kum atmasına ya da bulaşık makinesini yanlış doldurdu diye utandırılmalarına izin veren pısırık adamlar yaratır.
Efendi erkeklikten kurtulma aşamasında önce teslim olmak gerekir, duyguları ifade etmek, korkularla yüzleşmek, bütünlük inşa etmek ve sınırlar koymak. Zorlukları “hediye” olarak gören ve onlara hoş geldin diyen bir güce erişim sağlarlar. Hayat bir atlıkarınca değildir, roller coasterdır. Erkekler kişisel güçlerini kazandıkça ve iyileşen efendi erkekler dünyayı deneyimleyince şunu anlarlar ki hayat her zaman problemsiz, her zaman hoş değildir ama maceralıdır ve kaçırılmaması gerekir.
Bu yazı No More Mr Nice Guy Türkçe Kitap Çevirisidir.