Bu yazının içeriği
Bu yazı Rollo Tomassi podcastlerinin Türkçe Çevirisidir …
Bu yazıda erkeğin ekonomisi vs. kadınlar konusu minimalizm üzerinden yorunlanmıştır.
Birçok insan minimalizmi stoizim ile birleştiriyor. Çünkü aslında aynı köke sahip bir ağacın dalları gibiler. Stoizm hayatta mutluluğa giden akla-uygun stratejiler sunan bir felsefedir: “Üzerinde kontrolün olmayan şeyleri bırak, kontrolün olan şeylere bak” der. Stoizm bakış açısı minimalizmi hayatında daha iyi başarmanı sağlayan bir felsefedir. Dediğim gibi stoizm “sadece yapabildiklerine odaklan ve kontrolün olmayan şeyler için kaygılanma” diyor. Ve şuan finansal konularla alakalı birçok şey kontrolümüzün dışında. Mesela çok çalışmak ve tüm gelir giderlerin senin kontrolün altındadır ama her an başına gelme ihtimali olan kaza ve krizler senin kontrolünün dışındadır. Ve bu finansal konular da insanların en çok kaygı duydukları şeylerdir.
Minimalizm redpille zıt gibi görünüyor olabilir. Minimalizm genel olarak “az şey ile yaşamanın iyi olduğunu”, “ihtiyacın olmayan şeylere sahip olmanın seni daha çok çalışmak zorunda bırakarak köleleştirdiğini ve tüm o gereksiz eşyaların bir yerden sonra sana sahip olacağını” söylüyor.
Diğer taraftan kadınlar ise senden olabildiğince fazla kaynak istiyor. Fakat minimalist bir erkek hiçbir zaman o kızla buluşmaya lüks bir arabayla gitmeyecektir. Bu durumda bu erkek bu tarz süslü tüketim objelerini kullanmadığı için bir dezavantaja sahip gibi görünüyor. Yani tüm o kendisini parlatacak eşyalara, süslü zamazingolara harcama yapmadığı için. Kadınların ise son derece kötü bir finansal becerileri olduğu için erkeğin statüsü ve zenginliğini bu süslü eşyalara bakıp değerlendiriyorlar. Bu konuya yazının devamında geleceğiz.
Minimalizm şunu söylüyor, “yaşamak için harcamak zorundasın ancak tabi ki yemek, kıyafet ve başını sokacak ev için. Ama lüks bir arabaya ve gösterişli eşyalar gibi şeylere ihtiyacın yok”. Birçok insan minimalizm fakir insanların felsefesi olarak görme yanlışında bulunuyorlar. Mesela Steve Jobs da bir minimalistti. (Bu anlayışı tasarladığı ürünlere de yansıtmıştır, üründe her ayrıntının fonksiyonu olmasına ve ürünlerin sade olmasına dikkat etmiştir). Pek çok verimli insan kişisel zamanları konusunda son derece minimalisttirler. Dikkatlerini dağıtan gereksiz şeylerden zihinlerini uzak tutarlar. Bu da minimalistliğin bir boyutudur.
Eşyalarda olduğu gibi kişisel zamanımızda da minimalist olmalıyız. Bu yüzden kapitalizmde makineler ve otomasyona önem verildi. Sahip olduğun şeyler seni daha fazla köleleştiriyor. Bu şeyleri karşılayabilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalıyorsun. Temel ihtiyaçların olan yemek-kıyafet-ev ihtiyacını geçersek, mesela Bill Gates şuan neredeyse 80 yaşında ve eminim şuan servetinden 40 milyar doları 1 yıl daha fazla yaşama karşılığında verirdi. Bizim yaşamaya başlamak için Bill Gates ya da Steve Jobs gibi 40 milyar dolar kazanmayı beklememize gerek yok.
Peki, yaşamaya başlamak için ne kadar paraya ihtiyacın var? Çünkü tüm o almak istediğin eşyalar ve daha kötüsü tüm o statü sembolleri seni köleleştiriyor. Minimalizmde denge şudur: özgür bir erkek ya da kadın olarak bir hayat yaşamaya yetecek kadarını kazanmalı ve harcamalısın.
Kredi kartı şirketleri özellikle genç kızları hedef alıyorlar. Çünkü kadınlar ve özellikle de genç kadınlar harcama yapmaya erkeklerden çok daha eğilimliler. Ve günümüzde çok yaygın bir durum olarak da birçok erkek de üniversiteden bir dolu kredi kartı ve öğrenim kredisi borçlarıyla mezun olmuş kız arkadaşlarının bu borçlarını üstleniyorlar. Ancak bir erkek olarak kız arkadaşının ya da eşinin bu borçlarını ödüyorsan bil ki muhtemelen üniversite yıllarında parti yıllarında piç erkeklerle takılırken aldıkları süslü kıyafetlerin-sevişirken kullandıkları iç çamaşırlarının vb. de parasını ödüyorsun.
Kredi kartı borçları şuan ki ihtiyacını karşılamak için geleceğinden borç almaktır. Gelecekte kazanacağını umduğun paradan borç alıyorsun. İnsanlar üniversiteden 4-6 yılda bir sürü borçla mezun oluyorlar ve “dünyaya bir kere geliyorum nasılsa” türünden harcamalar yapıyorlar. Ancak bu borçlar onları bir mecburiyet haline sokuyor! Sonunda özgür olmaktansa bu borçlardan kurtulmak için başkasını zengin eden bir çalışma temposunda buluyorlar kendilerini.
Tüm bu döngünün sonu dönüp dolaşıp zamanını para ve materyalle takas etmeye geliyor. Üniversiteden mezun olan birçok kadın da bunları ödemek yerine kendisi için ödeyecek bir erkek bulmaya yöneliyorlar. Romantik ilişkiye girdikleri erkeğe borçlar konusunda yardıma ihtiyaçları olduğunu söyleyiveriyorlar. Erkek bu noktada doya doya yaşaması için kullanması gereken zamanını kızın borçlarını ödemek için çalışarak kullanıyor. Kadınlar –özellikle 18-35 yaş arasında olanlar- erkeklerden çok daha fazla borca giriyorlar. Yani erkekler, siz bu konuda ciddi şekilde oltaya gelebilirsiniz.
Erkeklerin hayatta performans yükü vardır ve bu yüzden çoğunlukla kadınlardan fazla kaynağa sahip olurlar. Erkeklerin harcayabileceklerinden daha fazla kaynak yaratması-elde etmesi beklenir. Şuan ki sistemde bir kadın üniversiteye giderek çalışıp kendi ayaklarını üzerinde durabiliyor. Bu yüzden de sağlayıcı beta erkektense piç çocukla bol bol takılıyor ta ki bunu daha fazla sürdüremeyeceklerini anladıkları yaşlara kadar (Kadının duvara çarpma evresi). Ve daha fazla fayda sağlayabileceği kaynakları olan adamı aramaya başlıyor. Bu adam da harcadığından daha fazlasını kazanan kaynağa sahip olan adam oluyor.
Kadınlar günümüzde güzellik ve gençliklerini neredeyse direkt olarak parayla takas edebiliyorlar. Sosyal medyadaki kadınların kendilerini teşhir ettikleri ve karşılığında gelir elde ettikleri only fans sayfaları gibi yerler bunun örneği. Özellikle genç bir erkekseniz bu kaynaklara sahip olmak düşüncesi sizi karamsarlığa düşürüyor. Yapılan araştırmaya göre kadınlar kendilerinden 1,8 kat daha fazla kazanan erkek istiyorlar. Günümüzde kadınlar iş hayatına atıldığı için bu yüksek bir meblağa denk geliyor. Yani bir erkek olarak kadınların tüm bu kazandıkları karşısında oldukça yüksek bir kazanca sahip olman gerekiyor. Ve normal şartlarda birçok erkek bunun ancak yarısını falan kazanabiliyor.
İroni şurada, kadınlar varlıklı bir erkek istediklerini söylüyorlar. Yani zengin erkek istiyorlar. Peki, çoğu erkeğin nasıl zengin olduğunu biliyor musun? Bankada finansal danışmalık yaptığım dönemde(Burada Rollo Tomassi’nin canlı yayın konuğu konuşuyor) birçok zengin erkeğin oraya Mercedes’le, Bmw’le geldiklerini görüyordum. Ve gerçekten kaç tanesinin zengin olduğunu biliyor musun? 15 yıllık kariyerimde sadece 2 tanesinin zengin olduğunu gördüm. Diğerlerinin hepsi zengin taklidi yapıyorlardı.
Genelde lüks, havalı arabalarla gelen hiçbir erkeğin neredeyse bankada kendi adına 5 kuruşu yoktu. Kadınlar bu noktada borçlanarak harcama yapan erkekle, kendi var olan parasından harcayan erkek arasındaki farklı bilmiyorlar. Aslında şunu söylemeyim, bu farkı da umursamıyorlar, ta ki erkek harcama yapamayacak hale gelene kadar. Finansal kriz dönemlerinde şuna benzer haberler duymuşsunuzdur. Adam yöneticidir ve şehrin kaliteli muhitinde lüks bir hayat sürüyordur. Ve sonra ailesini – kendini öldürür. Görünüşte her şey yolunda ve harikayken bu nasıl oldu?
Benim gördüğüm diğer bir varlıklı erkek ise lüks bir araç değil, bir Volvo sürüyordu. Elbette güzel, pahalı bir Volvo’ydu ama onu çevresinden ayrıştıran lüks tüketim eşyalarına para harcamıyordu. Onu farklı kılan şey ise hobisini paraya çevirmesi ve sevdiği işi yapmasıydı. Konu lüksle hava atmak değildi. Bir keresinde ona “Neden Ferrari veya Lamborgini almıyorsun ?” diye sordum. “Onu alıp sonra trafikte mi bekleyeceğim, hayır ben konforlu hissetmek istiyorum” dedi. Yani eşyayı onun faydası bazında ele alan bir kişiydi. Yani bir şeyi satın alacaksa onun gerçek işlevine önem veriyordu.
Mesela benim birçok eşyam var -özellikle koleksiyonunu yaptım şeyler vb.- taşınmak istediğimde bunlar sana büyük zorluk çıkarıyor. Ve ne kadar çok şeyin varsa sorumluluğun o kadar artıyor, sahip olduğun şeyler bir yerden sonra sana sahip olmaya başlıyor. Mesela balık tutmak için kullandığım bir botum var, onu senede belki 6-7 kere kullanıyorum ama sürekli olarak saklamak için bir depo falan bulmalıyım. 2 tane de kar aracım var. Onları da kışın kullanıyorum ama onlar da depoda bekliyor.
Bu sadece materyal bazında vereceğim örneklerdi. İlişkiler boyutunda da bunun maliyeti var, kişilere yaptığın yatırımların sana maliyeti ne oluyor? Ne kadar şeye sahip olursak o kadar metrekarelik bir ev gerekiyor. İnsanlar yıllardır kullanmadıkları şeyleri depolamak için fazladan para ödüyorlar. “Bir gün lazım olur” diye atmıyorsun sonra kutuyu açıp “bu burada mıymış, modası geçmiş” diyorsun. Kullanmadığın eşyadan kurtul böylece daha küçük bir apartman sana yetecek.
Yazının devamı:
Kadınlar kendilerinden %60 daha fazla kazanan erkeği arıyorlar
3 Comments
makale için teşekkürler
Secret her erkek senin gibi bad boy değil 😛
Güzel ve faydalı bir yazı.
test