Bu yazının içeriği
“Bilmeni isterim ki geçen hafta konuştuğumuz şey konusunda çok rahatsızım.”
Lars, anksiyete dolu bir yönetici, terapinin ikinci seansına bu sözle başladı. Lars karısıyla yaşadığı meselelerden ötürü beni görmeye gelmişti. Hatırladığı en eski zamandan beri genel olarak depresif ve mutsuz olduğunu ifade etti. Son aylarda geceleri uyku güçlüğü çektiğini ve düzenli olarak migren atakları yaşadığını söyledi. Hayatındaki her şey “iyi” görünse bile –iyi bir iş, iyi bir ev, aile vb.- mutlu değildi.
İlk terapi seansında, Lars yaptığı her şeyi durdurup, dünyanın başka bir yerine gitme fantezisi kurduğunu söyledi. Bu düşünce onu suçlu hissettiriyordu ve bu yüzden kimseye söylemiyordu.
İlk seansta Lars’a “peki kendin için neler yapıyorsun?” diye sordum. Kafası karışmış bir bakışla “Ne demek istiyorsun?” diye sordu.
Sorumu tekrarladım. Bir anlık duraksamadan sonra yanıt verdi: “Sanırım, pek bir şey yapmıyorum.”
Terapinin kalanında, onunla ihtiyaçlarını önceliği yapması ve onları karşılamanın sorumluluğunu alması konusunda önemli bilgiler paylaştım. Bu konuşma Lars’da korku ve direnç yarattı. İkinci terapi seansında da aynı tereddüt devam etti.
“Geçen haftaki konuşmamızın hangi kısmı seni rahatsız etti?” diye sordum.
“Hepsi” diye yanıtladı. “İhtiyaçlarımı önceliğim yapma kısmı beni gerdi” dedi.
Ona ihtiyaçlarını önceliği haline getirmenin hangi kısmının onu gergin yaptığını sordum.
“Hepsi” diye yanıtladı. “Bu beni bencil ve kendini düşünen biri gibi gösterir” diye devam etti.
“Bunda sıkıntı ne?” dedim.
“Bunda sıkıntı olan şey ne mi? Bencillik beni yaşlı bir adam gibi yapar. Sadece kendini düşünen ve bunun sonuçlarının geriye kalanlara acı çektirdiği. Bunu yapamam. Kendini düşünen olamam. Karım, çocuklarım, işim, mortgageim ve ödemem gereken faturalarım var. Babam gibi davranma lüksüm yok”
Lars konu ihtiyaçlarına gelince tipik bir efendi erkek gibi davranıyor. Efendi erkekler genel olarak başkalarının ihtiyaçlarına kendikilerininkinden daha fazla odaklanırlar. Onlarla ihtiyaçlarını öncelik yapmak konusunda konuşunca, cevapları Lars’ınkine benzer olur.
Bu efendi erkekler arasında sık rastlanan, çocukluk koşullandırmalarından biridir. Çocuğun ihtiyaçları zamanında, düzgün bir şekilde karşılanmamıştır ve çocuk ihtiyaçlarının olmasının “kötü” bir şey olduğunu öğrenmiştir. Ve aynı zamanda bunun insanları incittiğini ve onu bırakmalarına neden olduğunu düşünmüştür. Tipik olarak efendi erkekler bu yanlış yorumlara bir seri hayatta kalma mekanizması geliştirerek cevap vermiştir:
Çocuklukta yaratılan güvenlik illüzyonuna ek olarak bu hayatta kalma mekanizmaları bireyin ihtiyaçlarını tanımlanmamış ve karşılanmamış şekilde bırakır.
Efendi erkekler için, ihtiyaçsız ve isteği yokmuş gibi davranmak çocukluktaki terk edilme deneyimleriyle başa çıkmak için öncelikli yoldur. Bir şeye ihtiyaç duydukça daha fazla terk edildiklerini hissetmeleri bir yana, ihtiyaçlarının insanları uzaklaştırdığına inanmışlardır.
Bu muhtaç küçük çocuklar tüm ihtiyaçlarını elemine eder veya saklarlarsa kimsenin onları terk etmeyeceğine inanmışlardır. Aynı zamanda eğer ihtiyaçları olmazsa, ihtiyaçları karşılanmadığı durum kadar incinmezler. Erkenden öğrendikleri tek şey ihtiyaçlarının karşılanmasını beklememek değildir, aynı zamanda hayatta kalışları ihtiyacı yokmuş gibi görünmelerine bağlıdır.
Bu çözülemez bir düğüm yaratır: muhtaç küçük çocuklar ihtiyaçlarını tamamen bastıramazlar ve ihtiyaçlarını da kendileri karşılayamazlar. Tek mantıklı görünen karar ihtiyaçsız ve isteği olmayan yapıda olarak, ihtiyaçlarını dolaylı ve saklı yollarla karşılamaya çalışmaktır.
Bu çocukluk hayatta kalma mekanizmasının bir sonucu olarak, efendi erkekler sıklıkla arzu ve ihtiyaçlarının az olmasının bir erdem olduğuna inanırlar. Yüzeydeki bu ihtiyaçsız ve isteksizliğin altında tüm efendi erkekler aşırı derecede muhtaçtır. Bunun sonucu olarak ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarında bunu dolaylı, açık olmayan, manipulatif ve kontrol edici yoldan yaparlar.
İhtiyaçlarının karşılanmasında kullandıkları bu etkisiz stratejiye ek olarak efendi erkekler berbat alıcılardır. İhtiyaçlarını almak çocukluk paradigmalarıyla çatıştığı için, efendi erkekler istediklerini almak konusunda rahatsız hissederler. Çoğu efendi erkek bu konuyu kavramakta güçlük çeker ve istediklerini alma konusunda korkuya kapılırlar. Efendi erkekler muhtaç ve iletişime açık olmayan insanlarla bağ kurarken bilinçsiz bir amaç taşırlar, açık olmazlar, dolaylı olurlar ve insanları iterler.
Bu dinamiğin sergilenmesinin iyi bir örneği efendi erkeğin cinsel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışması sırasında ortaya çıkar. Çalıştığım efendi erkekler sekse karşı yüksek ilgileri olduğunu ifade ettiler ancak sıklıkla seks ihtiyaçlarını elde etmede hayal kırıklığı yaşamışlar. Bu genelde istediklerini alamayacak olmalarını garantileyen eylemleri yüzündendir.
Efendi erkekler partner seçmede gizemli becerilere sahiplerdir. Çünkü çocukluklarına ait cinsel istismar veya seks konusundaki diğer negatif deneyimler, kendilerini cinsel olarak ifade etmelerinin önüne geçer. Partnerleri cinsel olarak müsait olmadığında, efendi erkeklerin ihtiyaçlarının karşılanmamasını daha da garantileyecek şeyler yapması yaygın olmayan bir durum değildir. Efendi erkekler buna cinselliklerini açmak yerine, kontrol ederek tepki verirler. Kendisininkine odaklanmadan önce partnerinin cinsel ihtiyaçlarına öncelik verebilir. Partnerinin kilosuna ya da geçmişte yaptıklarına yorum yaparak kavga başlatabilirler. Tüm bu stratejiler efendi erkeklerin kend ihtiyaçlarına odaklandığında ortaya çıkacak korku, utanç ya da anksiyete hislerini tetiklemesinin önüne geçer.
Kendine ihtiyaçlarının olması konusunda TAMAM olarak hissedip hissetmediğini sor. İnsanların senin ihtiyaçlarını karşılama konusunda sana yardım etmek istediklerine inanıyor musun? Bu dünyada bolluk olduğuna inanıyor musun?
Her efendi erkek şu ikilemle karşılaşır: Bir yandan ihtiyaçlarını gizlerlerken aynı zamanda onların karşılanmasını nasıl umacaklar?
Bu imkânsız görünen görevi tamamlamak için efendi erkekler saklı sözleşmeler kullanırlar. Bu bilinçsiz, dile getirilmeyen anlaşmalar efendi erkeğin etrafındaki dünyayla etkileşim şeklidir. Efendi erkeğin temsil ettiği neredeyse her şey saklı sözleşmedir.
Efendi erkeğin saklı sözleşmesi basitçe şöyledir: Bunu senin için yapacağım, böylece sen de benim için şunu yapacaksın. Ve ikimiz de bu sözleşmenin farkında değilmiş gibi davranacağız.
Çoğumuz sevdiğimizin kulağına eğilip “seni seviyorum” deyip karşılığında sevdiğimizin “ben de seni seviyorum” demesini beklemişizdir. Bu insanın almak için vermesi saklı sözleşmesine bir örnektir. Seni seviyorumu duymak için seni seviyorum demek efendi erkeğin tüm ihtiyaçları için uyguladığı bir yoldur. Partnerine seni seviyor mu diye sormakta bir sakınca yoktur ama seni seviyorumu duymak için sevdiğini söylemek dolaylı, açık olmayan ve manipülatiftir.
Aile ve toplumda aldıkları koşullanmanın sonucu olarak, efendi erkekler eğer “iyi” olurlarsa sevileceklerine, ihtiyaçlarının karşılanacağına ve problemsiz bir hayat yaşayacaklarına inanırlar.
Gerçekte, efendi erkek sendromunun ana paradigması hayat konusunda büyük bir saklı sözleşmeden başka bir değildir.
Senle başkası arasında en az bir saklı sözleşmeyi belirle. Ne veriyorsun? Ve karşılığında ne bekliyorsun? Bu bilgiyi başka bir insanla paylaş. Ona saklı bir niyetle yaklaşılmanın nasıl hissettirdiğini sor.
Efendi erkeklerin ihtiyaçlarını karşılamada en çok kullandıkları saklı sözleşmelerden biri bakıcılıktır. Efendi erkekler bakıcılığın sevgi dolu ve insanları iyi hissettiren şeylerden biri olduğunu düşünür. Gerçekte, bakıcılığın sevgi dolu ve iyi olmakla ilgilisi yoktur. Bakıcılık kendisinin ihtiyaçlarını karşılatmak adına dolaylı ve olgun olmayan bir denemedir.
Bakıcılığın iki parçası vardır: Değerli hissetmek, ihtiyaçlarını karşılatmak veya kendi problemleriyle yüzleşmekten kaçınmak için başkasının problemlerine, ihtiyaçlarına ya da duygularına odaklanmak.
Reese, yirmilerinin sonlarındaki bir grafik tasarımcı, samimi ilişkilerinde aşırı bakıcı olan bir efendi erkek örneği. Reese, gaydir, bir terapi görüşmesinde şunu dile getirdi: “Neden benim ona verdiğim kadar bana karşı veren bir partner bulamıyorum?” Tüm erkek arkadaşlarının alıcı olduğuna ve veren tarafın hep kendisi olduğuna değinmişti.
Bir yıllık bir periyodda, Reese üç samimi ilişkiye girdi. Hepsi harika başladı ve aradığı partnerlere benziyorlardı. Hepsi aynı senaryodan dolayı başarısız oldu: Reese kurtarılması veya düzeltilmesi gereken partnerleri seçiyordu.
İlk erkek arkadaşı Kanada’da yaşıyordu ve yakın zamanda uyuşturucuyu bırakmıştı. Reese ile yaşamaya geldi ama hiç çalışma vizesine ve uyuşturucudan uzak kalmaya gayret göstermedi. Reese bu konularda erkek arkadaşına destek oldu. Sonunda Reese hayatını düzeltmesi için onu evine gönderdi. Sonra ortak bir arkadaşlarından erkek arkadaşının vizeye başvurmama sebebinin HIV pozitif olduğunu öğrenmişti.
Sonraki erkek arkadaşı Reese’den farklı bir ırktaydı. Ailesi ve dini gayliği ile sürekli çatışma halindeydi. İlişkiye hiç yatırım yapamıyordu. Yine de Reese destekleyici ve verici oldu, partnerinin düzeleceğini ve ona karşı iletişime açık olacağını düşünüyordu.
Üçüncü erkek arkadaşı askeriyedendi. Askeri bölgede yaşıyordu. Reese’in apartmanına 40 mil uzaklıktaydı ve arabası yoktu. Reese beraber olma insiyatifini alıyor ve arabayla partnerini alıyordu. Reese daha fazla para kazandığı için, dışarı çıktıklarında hep ödeyen taraf o oluyordu. Reese sıklıkla erkek arkadaşına hediyeler alır ve ona borç para verirdi. Erkek arkadaşı başka bir eyalete transfer olduğunda, Reese işi bıraktı, arabasını sattı ve onunla beraber taşındı, sadece üç ay sonra döndü ve partneri kendi işleriyle çok meşguldü.
Bu 12-aylık periyodda Reese, erkek arkadaşının problemlerine ve ihtiyaçlarına bakıcılık yapmakla meşguldü, işinden, arkadaşlarının çoğundan ve ailesinden uzaklaşmıştı. Reese’in bakıcılık misyonunu edinmesi başkalarını düzeltmeye aşırı enerji harcarken kendi yaptığı bu yıkıcı davranışa kayıtsız kalmasına neden oluyordu. Tüm efendi erkekler gibi Reese de verdiği kadar fazlasını alamadığını hissediyordu.
Efendi erkeğin diğerleri için her şeyi sevgi ve bakıcılık için görmesinin haricinde yaptığı şeyin o kişiyle ilgilenmekle pek bir ilgisi yoktur. İşte farklar:
Bakıcılık: Vermeye ihtiyacı olduğu için verir. Verme vericinin yoksunluğundan gelir. Bilinçsiz bir beklenti vardı.
İlgilenmek: Vericinin ihtiyacı olan şeyi verir. Verme vericinin bolluğundan gelir. Bir beklenti yoktur.
Efendi erkekler birkaç sebepten bakıcılık yaparlar, bunların hiçbirinin aşkla ilgisi yoktur. Yaptıkları en zararsız eylem bile sıklıkla bir beklenti içerir. Efendi erkekler diğerlerinin de onlara vermesi için verirler. Hediyeler, sevgi, seks, sürprizler verirler. Partnerlerini işten izin almaları, yeni bir kıyafet almaları, doktora gitmeleri, geziye gitmeleri, işi bırakmaları, okula geri dönmeleri konusunda cesaretlendirirler ancak kendilerine aynı konularda izin vermezler.
Bakıcı davranışın iki ya da üç örneğini kendinde belirle. Bakıcılık özelliğin konusunda farkındalığını arttırmak için şunlardan birini bir hafta içinde yap:
Saklı sözleşme ve bakıcılık efendi erkeklere yardım etmek bir yana dursun, sadece hayal kırıklığı ve kızgınlığa yol açıyor. Hayal kırıklığı ve kızgınlık yeterince biriktiğinde hoş olmayan şekillerde kendini ortaya koyar. Bu kurban üçgeni denilen bir çılgınlık döngüsü oluşturur. Kurban üçgeni üç tane faz içerir:
Benim eşim bu bölümü kurban kusması olarak adlandırıyor. Bu kusma bazen çocuğun öfke nöbetine benzer. Bu durum meşrulaştırılmış çünkü kendini kurban olarak görür. Bu kurban kusmaları efendi erkeklerin her zaman iyi olmadıklarının ana nedenidir.
Shane’in kız arkadaşı Racquel ile ilişkisi kurban üçgenine ve duygusal kusmaya iyi bir örnek. Shane Racquel’i gözünde çok yüceltmiş ancak içte onun onu sadece “yeterince iyi” ise seveceğine inanmış. Onun aşkını kazanmak için ona hediyeler veriyor, kartlar gönderip telefonuna mesajlar bırakıyor, kıyafetler alıyor, özel sürprizler planlıyor ve ona evde çocuklarında yardım ediyor.
Tüm bu şeyler Rackel için duygusal bir borçlanma durumu yaratıyor. Shane tüm yaptıklarının karşılığını ödeyemeyeceğini düşünüyor. Shane onun aşkını satın almaya çalışıyordu ama kafasındaki saklı sözleşme açık değildi. Zamanla Racquel’in onun memnun edici, bakıcı davranışlarıyla başa çıkabilmesinin tek yolu onu itmekti.
Bu olduğunda, Shane mahvoldu. Kafasındaki saklı sözleşmeyi yerine getirmişti ama Racquel kendisininkini yapmaya gelince bu sözleşmeye uymamıştı. Memnun edilmesi bu kadar zor biri olduğunu düşünmüyordu. Shane, Racquel’e daha fazla verdikçe daha kızgın olmaya başladı. Onu kendisini sevmemekle suçladı. Ayrılırken büyük kavgalar geçirdiler, birbirlerine bir sürü isimle seslendiler. Sonrasında, Shane korkuya kapıldı ve pişman oldu. Ve düzeltmeye çalıştı. Onun aşkını kazanmak için tekrar bakıcılık yapmaya ve onu memnun etmeye çalıştı. Döngü kendini tekrar etti.
Bakıcı davranışların ile kurban kusmaların arasında direkt bir bağlantı kurmak zor olabilir. Sevdiğin insanları incittiğin zamanları gözlemle:
Hayatındaki önemli kişilerden bakıcılık ve kurban kusmaların konusunda fikir al. Duyacakların zoruna gidebilir ve utançla geri yanıt vermene neden olabilir ama bu kurban üçgeninden kurtulmak sana önemli bilgiler verir.
Bu yazı No More Mr Nice Guy Türkçe Kitap Çevirisidir.
1 Comment
Mukemmel bir bakış açısı her insan davranışlarını kontrol ettiğinde biraz da olsa yazılanlardan bişeyler bulabilir kendinde.